İki Aşık

 Günlerden pazartesi ve ben okulun yoluna koyulmuştum. Evimiz yakın olduğu için yürüyerek okula gidip geliyordum. Yolda yürürken her zaman yaptığım gibi öğle yemeğimin bir kısmını sokak hayvanlarına verdim ve günlük sevgi dozlarını verdim. Bugün bir nevi büyük gündü çünkü lise sonu sınavımız vardı. Bu sınav sene boyunca öğrendiğimiz bütün konuları kapsayan yani ciddi anlamda bilgilerimizi ölçen bir sınavdı. Seneye her ne kadar gevşek başlasam da sonlara doğru gerçekten çalışmıştım ve sınava hazırdım. Sınava çalışmam da bana destek olan Pınar yaklaşık iki hafta önce erkek arkadaşından ayrılmıştı ki bu ayrılık onu derinden etkilemişti.

  Eski sevgilisinin adı Sarp’tı. Sarp, aslında benim yakın arkadaşlarımdan biriydi ancak ayrılık konusuna gelirsek… Şeytana uymuştu. Birlikte gittiğimiz konserde başka bir samimi olduğum yani bizim arkadaş çevresinden olan Deniz’in gazına gelmişti ve başka bir kızla beraber olmuştu. Aslında biraz kötü gözükse de Sarp’ın,  Pınar’ı gerçekten sevdiğini biliyorduk. Pınar’da bunu biliyordu ancak yapacak başka bir şey de pek yoktu. Sarp, olaydan sonraki gün direk gidip zaten olanları kendi dilinden anlatmıştı, en azından dürüst aşıktı, Pınar’da ağlayarak ayılmıştı ondan. Uzunca bir süre Sarp, Pınar’ın suratına bakamadı haliyle ancak yine de onunla olmak istiyordu. Pınar ise çoktan kendini ona kaptırmasına rağmen biraz zamana bırakıp kendine karşı çıkmıştı. Sarp gün geçtikte Deniz’e ”neden bana böyle bir şey yaptın?!” diyerek her gün kızıyordu. 

  Aradan biraz zaman geçti, Pınar’ın sinirini geçmişti ve Sarp doğru anı bulmayı bekliyordu. Bir plan yaptık ve Pınar’ı yukarıdaki sokağa çağırdım. Sarp hazır bekliyordu. Bir de minnoş gibi çiçek almıştı Pınar’a. Ardından birbirlerini gördüler ikisi de sarıldı ve barışmışlardı. Ancak bunlar yaşandıktan yaklaşık üç hafta sonra aynı şeyler tekrar yaşanmıştı… Sarp Pınar’ın en yakın arkadaşlarından biri olan Ece ile aldatmıştı bu sefer. Biraz filmlerdeki gibi bir olay ancak gel gör ki bunlar gerçek! Bu sefer şeytana uymadı, bu sefer kendine uymuştu. Ece Pınar’a söylersen aram bozulur dedi ve Sarp’ı uyarmıştı tabii ki de. Ancak Sarp bu konularda dürüst olması onun huyuydu. Ertesi gün gitti ve anlattı tekrar olanları. Son ayrılıkları da bu şekilde olmuştu. 

  Günümüze gelelim… okulun girişinde Pınar’ı gördüm ve çantasının kenarından bir not sarkıyordu. Onu görmemle yere düşmesi bir olmuştu. Düşen notu cebime koydum ve hızlıca oradan uzaklaştım. Sınıfa girdim ve çaktırmadan okudum. Sarp yazmıştı, barışmak istiyordu. Pınar’ın yanına gittim ve onunla bunu konuştum. Bir şans daha vermek istediğini söyledi. Sarp kardeşimden yakın benim için ama tanıyorum onu, Pınar’da tanıyor ne yazık ki. Aşık olduğunu biliyorum ama doğruları söylemek zorundaydım. ”Eğer ona bir şans daha veriyorsan kendini bir daha kandırmayı göze alıyorsun demektir.” dedim. Sadece boş bir bakış atıp tatlı yanaklarını aşağıya eğdikten sonra ”Haklısın” demekle yetindi. İkisi de çok tatlılar ve yakışıyorlar ancak ikisininde iyiliği için bunu yapmak zorundaydım. Böylelikle günü kurtardım…

(Visited 184 times, 1 visits today)