Bu hikayeyi okumadan önce, önceki blogumu okumanızı tavsiye ederim.
Jonathan, NASA binasından çıktıktan sonra tek bir amacı vardı ve bu amacı hiç değişmeyecekti. Bir sığınak bulma ihtiyacı hissetmedi. Bu koşullarda da hayatta kalabilirdi. Ne de olsa o, “doğuştan yetenekli” şekilde adlandırdığımız gruba giriyordu.
Nereye gittiğini bilmeksizin sokaklarda dolaşıyordu ve gördüğü her insanı yaşına, cinsiyetine, dış görünüşüne bakmadan infaz ediyordu. Bu hal, yaklaşık 2 aydır devam ediyordu. Elbette birçok polisle, askerle karşılaştı. Ancak onların gücü Jonathan’a karşı gelmeye yetmiyordu.
Her zamanki gibi polislerle çatışma içerisindeydi. Dünya’daki en çok aranan suçlu haline gelmişti. Önünde yaklaşık 60 tane polis duruyordu, 80 tanesi de yoldaydı. Kendisine birçok mermi sıkılıyordu, ancak bu mermileri durdurmak onun için çok kolaydı. Polisler, onu öldüremeyeceklerini anladıklarında genellikle yalvarıyorlardı. Ancak hepsinin sonu ölüm olmuştu.
Polis:
-Bizim kuvvetlerimizden çok daha güçlüsün! Bunu bize neden yapıyorsun? Biz sana ne yaptık?
Jonathan:
-Bunu kendiniz istediniz!
Tek bir hareketle önünde duran 60 polisi de infaz etti. Ardından bir uçak sesi duydu. Bu uçak, sıradan Dünya uçaklarına benzemiyordu. Bu uçağın teknolojisi daha ilerdeydi. Uçak yere indiğinde içinden sakallı bir adam çıktı. Kırmızı bir kıyafeti vardı ve çok asil görünüyordu. Yanında ise bir kadın vardı. Yeşil renkte giyinmişti. Onların arkasında ise 8 tane muhafız vardı. Eğer aklını yitirmiş olmasa, onların ailesi olduğunu hemen anlayabilirdi. Ancak Jonathan’ın aklından geçen tek şey ölümdü. Gördüğü adama doğru bir enerji dalgası attı ancak adam, bu dalgayı tek bir hamleyle yok etmeyi başardı. Jonathan, olanları ancak o zaman anlayabildi.
Jonathan:
-Baba! Anne!
Fritz:
-Baba mı? Cidden mi? Yaptıklarından sonra bana böyle seslenmeye nasıl cüret ediyorsun?
Jonathan:
-Aylardır bu sefil gezegende beni kurtarmanızı bekliyordum. Eve dönmeye hazırım.
Fritz:
-Ama dönmeyeceksin! Hiçbir suçu olmayan insanları öldürdün. Nasıl yaparsın? Ailemizin adını kirletmene izin vermeyeceğim!
Jonathan, üstünde bir güç hissetti. Bu güçle daha önce hiç karşılaşmamıştı. Karşılık vermeye çalıştı ancak başaramadı. Yavaş yavaş bir çamura dönüşüp toprağa karıştı. Fritz, sinirli bir şekilde arkasını döndü ve gemiye doğru yürümeye başladı. Kralın gemiye yerleşmesiyle birlikte muhafızlar da gemiye geçti. Fakat Kraliçe Fruga’nın gelmesi biraz uzun sürmüştü.
Fritz:
-Neden geciktin?
Fruga:
-Öldüğünden emin olmak istedim.
Fritz biraz kuşkulanmıştı ancak onunla kavga etmek gibi bir niyeti de yoktu. Bu konuşmadan sonra gemi, Dünya’dan ayrılıp Troya’ya yöneldiler.
Jonathan çoktan gözlerini açmıştı. Etrafına bakındığında kendisini bir çamur olarak görmüştü ancak yavaş yavaş eski haline dönmüştü. Çevrede bir hareketlenme vardı. Yaklaşık 80 polis onun etrafını kuşatmıştı. Tıpkı önceki ekip gibi onlar da şanslarını deneyeceklerdi. Ancak Jonathan, teslim olma kararı aldı. Babasının sözlerinden sonra daha fazla insan öldürmeyecekti. Sonrasında, Dünya’daki en korunaklı hapishaneye gönderildi.
Müfettiş:
-Neden teslim olma kararı aldın?
Jonathan:
-Ekibiniz beni bulmadan önce ailem geldi. Kendileri başka bir dünyadan tabii ki. İlk başta beni eve götürmek için geldiklerini sandım ama yanılmışım. Onun yerine babam, beni öldürme kararı aldı. Fakat bir güç beni tekrar canlandırdı. Gözlerimi açtığımda bana bakan bir çift göz gördüm. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken koşar adımlarla uzaklaştı. Evet, hatırlamıştım. Onu tanıyordum. Babamın yanında duran yeşil kıyafetli kadındı ve büyük ihtimalle annemdi. Babamdan habersiz beni kurtarmaya karar vermişti. Babamın bu kararından sonra ise daha fazla insan öldürmeme kararı aldım.
Müfettiş:
-Teslim olmana sevindim ancak yine de çok fazla insan öldürdün. Cezanı çekeceksin.
Hapishanede yaklaşık 6 ay geçirmişti. Bu ortama artık alışmıştı. Bir anda dışarıdan bazı sesler gelmeye başladı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken 6 ay önce gördüğü muhafızların aynılarını gördü. Normalde bu hapishaneden kimse kaçamazdı ama bu muhafızlardan her şey beklenirdi. Bir muhafız ona doğru yöneldi.
Muhafız:
-Kraliçeden mesaj var.