İdeal Hayvanat Bahçesi

Hayvanat bahçeleri, bir çok insanın çocukluğunun güzel anıları arasında, hatırladığı yerlerden biridir. Genellikle hayvanat bahçeleri yeşillikler içinde piknik yeri şeklinde olduğundan, güzel havalarda özellikle hafta sonları ailece gidilip eğlenceli vakit geçirilebilecek mekanlardandır. Çocuklar merak ettikleri hayvanlar ile tanışma fırsatı bulurlar ve hayallerindeki hayvanları inceleyebilirler. Bu durum bizler için keyifli geçirilen vakit olarak hatırlansa da aynı şey hayvanlar açısından geçerli olmayabilir.

 

Hayvanat bahçelerinin varlığı uzun zamandır toplumda bir takım tartışmalara yol açmıştır. Kimi hayvan sever, duyarlı insanlar hayvanları tutsak edilmiş bulup onları esir gibi kafeslerde görmekten hoşlanmamakta, kimisi de bu hayvanlar için “Etrafta başıboş dolaşacaklarına, bakımları yapılıp karnı tok sırtı pek yaşayıp gidiyorlar işte. Hem de çoluk çocuk yabani hayvanları görme fırsatı buluyor.” diye düşünmektedir. İşin aslına bakacak olursak UNESCO tarafından 1978’de ilan edilen ”Hayvan Hakları Evrensel Bildirisi’’ne göre tüm hayvanlar yaşam hakkına sahiptirler. Peki hayvanlar, hayvanat bahçelerinde bu hakları ne ölçüde elde edebilmektedir? Öncelikle özgür değildirler ve yeterli yaşam alanları yoktur. Özellikle yabani hayvanlar için doğal yaşam alanları hazırlamak maliyetli olacağından hayvanat bahçesi işletmecileri buna yaklaşmamaktadır. Daha da önemlisi hayvanlar, fazlalık ya da mali imkansızlıklar nedeniyle öldürülmektedir. Yapılan istatistiklere göre hayvanat bahçelerindeki hayvanlar doğal ortamda yaşayanlardan daha az yaşamaktadır.

Hayvanat bahçeleri ille de olacaksa hakkını vererek yapılmalıdır. Çok büyük bir arazi alınıp devletin de desteği ile hayvanların doğal ortamlarını bozmadan tasarlanmalıdır. Ziyarete gelen insanlar da rehberler eşliğinde hayvanları rahatsız etmeden, bu sefer kafeslerde olan insanlar olmak koşuluyla gezdirilmelidir. Ancak o zaman ideal bir hayvanat bahçesi olur.

(Visited 227 times, 1 visits today)