ÇİÇEK TARLASININ ALTINDAKİ HAYALPEREST ÇOCUKLAR
Evde yedi kişi yaşıyorduk annem, anneannem, dedem, kuzenim, teyzem, dayım ve ben. Evimiz lüks apartman dairelerinin yanındaki köye doğru bakan dört katlı bir villaydı, evimizi çok seviyorum fakat köy halkı sürekli kapımızı çalıp bizlerden bir şeyler istiyorlardı, artık çok sıkılmıştık ve tam anneme “Anne acıktım yemek yapar mısın?” diye seslenecekken yine kapı çaldı bu sefer anneme “Anneciğim bırak bu sefer ben konuşayım belki beni anlarlar.” Annem bana inanmayan sanki aşağılayan hatta içinde sanki ben yapamadım sen mi yapacaksın der gibi cevap verdi ve kabul etti. Kapıya yanaştım delikten baktım bir de ne göreyim güzeller güzeli ela gözlü benim yaşlarımda tıpatıp bana benzeyen bir kız vardı kapıyı açtım sanki bu kızı gördüğümde tüm öfkem ve sinirim sönmüştü. Ona;
– İyi akşamlar nasıl yardımcı olabilirim?
– Merhaba eğer mümkünse 1 kase pirinç alabilir miyim acaba?
– Üzgünüm ama bir kişiye verirsek eğer diğer herkes gelmeye başlıyor ve biz gerçekten çok rahatsız oluyoruz, başka bir isteğiniz varsa yardımcı olabilirim.
-Yok ama bir sorum var.
-Duymayı çok isterim.
-Yarın saat 12:00′ da sana karşıdaki çiçek bahçesini gezdirmemi ister misin?
-Olur o zaman yarın görüşürüz.
-Baysssss
“Bays” mı demişti yoksa bana mı öyle gelmişti. Çocuklar sadece güvendiği kişilere “bsyssssss” demez miydi? Acaba bana güveniyor muydu? Annemin kulağıma “Ne oldu iyi misin?”, demesiyle kendime geldim meğerki 15 dakikadır aynı yere bakıyormuşum. Öğrendiğim anda şok oldum. Her şeyi boş verip yemek yedim ve yatağıma uzandım. Yarın kızın bana ne diyeceğini veya ne göstereceği hakkında hiç bir fikrim yoktu. Bunu anneme söylemem gerekiyordu lakin anneme söylersem bana asla ama asla izin vermeyecekti. Bir bahane bulmalıydım. Düşündüm, düşündüm, düşündüm……. YOK! Anneme söyleyecek bir bahanem yok diye içimden geçirirken aklımda bir ampul yandı ve neden anneme o lüks dairelerdeki bir arkadaşımla kahve içmeye gideceğimizi söyleyemeyeceğimi düşündüm. Ertesi gün kahvaltıda anneme uydurduğum yalanı söyledim ve planım tıkır tıkır işledi. Saat 12:00’da ise evden çıktım ve kapıda yazılı olan köy evine doğru ilerledim. Kızı tam da söylediği adreste gördüm. Kıza “Selam” dedim cevabı ise “Hadi çabuk ol ve kimseye bundan bahsetme bu yaptığım köydeki en büyük suçlardan biri hadi çabuk ilerle de görelim.” “T-tamam” dilim dönmüyordu çok korkmuştum bahçeye vardığımızda bizi yedi tane çocuk karşıladı hepsi de çok güzellerdi sanki altın gibiydi gözleri onlarda bana “Çabuk ol kimsenin bizi görmemesi gerekiyor.” diyordu. Yine “Tamam.” diye cevap verdim. Yaklaşık 10 km yürüdük en sonunda karşımıza mantardan çok güzel bir ev çıktı. Eve girdiğimiz an adımlarımız hızlandı. Kızlardan birine “Daha ne kadar yürüyeceğiz?” diye sordum kız ise bana “10 adım.” dedi. Etkilenmiştim her seferinde adım sayılarıyla cevap veriyordu ve sanki bu garip değilmiş gibi birde her seferinde doğru çıkıyordu evet bende doğrumu diye adımlarımı sayıyordum ama en azından zaman daha hızlı geçiyordu böyle yaptığımda. En sonunda 3 metre uzunluğunda çiçeklerin olduğu yolda yürümeye başladık kızlar kendilerinden birer birer bahsetti. Onlar bitirince ben de kendimi tanıttım bu toplam 10 dakikamızı aldı asla yorulmamıştık ve çok eğlenmiştik en sonunda bir tünele girdik ve köydeki tüm hayalperest çocukların toplanıp peri masalları yazdığı bir yere girdik. Beni çok güzel ağırladılar. Zamanı fark etmemiştik ama saat 3 olmuştu ve ben anneme 4 te geleceğimi söylemiştim kızlara onlarla çok güzel zaman geçirdiğimi fakat gitmem gerektiğini söyledim kızlarla üzülerek vedalaştık ve kapımıza gelen güzel kız beni evime bıraktı evime bırakırken bana bir hediye kutusu verdi, içini açtığım anda yıldızlar parladı ve bir yıldız düştü hemen bir dilek tuttum ve dileğim anında gerçekleşti. Bu gördüğüm en güzel yıldızdı.