Çok tuhaftı, ağlayamadım ama ruhum paramparça olmuştu. Niye değer verdiğim arkadaşlarım böyle yapmıştı ki?
Çok sevdiğim kişiler bana sürekli umut verip niye yarı yolda bırakıyorlardı ki? Bu konuları ben çok kafama takmam genellikle ama konu arkadaşlarıma denk gelince oturup, saatlerce belki günlerce düşündüm. Kendime sorular soruyordum, ne yapmış olabilirdim ki? Bu konuyu içime atmaktan başka hiçbir şey yapmadım. Belki de bu olayı bir arkadaşıma veya büyüğüme anlatsaydım şu an yaptığım hataları ya da onların bana karşı yaptığı hatayı anlayabilme şansı bulacaktım ama bazen ise bu tür konuları içime atıp unutmaya çalışmak en iyi şans olabilir diye kendime moral vermeye çalışıyorum fakat boşuna… Kendi öznel yargım olarak söylüyorum her zaman derdinizi dinleyip size moral veren kişileri kaybetmeyin, kaybettirmeyin. Çünkü onlar çok özeldir ve size değer veren kişilerdir. Düşünsenize beraber üzüleceksiniz, beraber güleceksiniz, beraber korkacaksınız. Demek istediğim her konuyu içinize atmanız sizi üzer, yorar, korkutur… Tıpkı benim gibi her şeyi içime atmam beni her geçen gün daha da endişelendiriyor. Her aklıma geldiğinde kendimi suçlamaya başlıyor, suçlamaya başladığım için de kendimi tedirgin hissetmeye devam ediyorum. Geçmiş zamanlarda yaptığım hatalar ile içime attıklarım birleştiğinde kendimi adeta boğuluyor gibi hissediyorum. Bu his ise dünyanın en kötü hislerinden biri bence.
Uzun lafın kısası, belki de insan her şeyi içine atmaktan boğuluyor zamanla.