İş çıkışı sahilde yürümek istedim. Rüzgâr tatlı tatlı yüzümü okşarken içim huzurla doldu. Denizin yüzeyinde sektirmek için yerden bir taş almak için eğildiğimde içimde birden hayatla ilgili her şeye karşı bir tiksinti belirdi ve onu denize fırlatmak için hazırlanırken bir düşünce birden beynime işledi. İçimde yükselen bu tiksinti, adeta büyük bir dalga gibi gelip beni sarstı. Aniden, iş hayatındaki samimiyetsiz ilişkiler, günün monotonluğu, yaşamın rutini ve anlamsızlığı gözlerimin önüne serildi. Ne için çalıştığımı sorgulamaya başladım. Huzur denen kavramın nerede kaybolduğunu, düşüncelerimin neden bir bir solduğunu düşünmeye başladım.
Denize fırlatacağım taş elimde donakalmıştı. Dalgaların hafif sesi, bu sessiz çığlığımı bastırmaya yetmiyordu. İçimde bir fırtına koptuğunu hissediyordum, ama bu fırtına kendi içimdeydi. Belki de işte bu an, hayatımda bir dönüm noktası olacaktı. O an, sahilde yürümeye gelişimin sadece bir kaçış olabileceğini fark ettim. Gerçekten ne istediğimi düşünmeli, hayatıma yön verirken neye değer verdiğimi belirlemeliydim. Belki de işte bu an, gerçek benliğimi bulmam için bir fırsattı. Ve o an, bir taşın denize düşmesiyle değil, içimdeki tiksintinin dalgalarıyla başladı. Artık hayatımı yeniden şekillendirme zamanı gelmişti. Denize fırlatacağım taşı elimde hissederek bir süre daha öylece durdum. İçimdeki karmaşa, sahildeki sessizliği paramparça etmişti. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım, ardından yavaşça taşı denize doğru fırlattım. Taş, havada bir an için süzülüp sonra hızla suya daldı, ufak çaplı bir çıkıntı yaparak sulara karıştı. Taşı denize bırakmamla birlikte, sanki içimdeki tiksinti de bir nebze olsun hafifledi. Belki de sorunlarımıza çözüm bulmanın yolu, onlarla yüzleşmek ve adımlar atmaktan geçiyordu. İşte o an, benim için bir dönüm noktasıydı. Artık kaçmaktan değil, yüzleşmekten ve harekete geçmekten korkmam gerektiğini anlamıştım. Sahildeki yürüyüşüme devam ettim, ancak bu sefer daha derin düşüncelerle doluydum. Hayatın anlamını sorgularken, aslında kendime bir adım daha yaklaştığımı hissediyordum. Belki de gerçek mutluluğun, iç huzuru bulmakta yattığını kavramıştım. Hayatımda yapmam gereken değişikliklerin ve atmam gereken adımların farkına varmıştım. Artık her günü sıradanlıktan kurtarmak ve gerçek anlamı keşfetmek için kararlıydım. Belki de bu kararlılık, hayatımın yeni bir başlangıcı olacaktı. Sahilde yürürken, geleceğe umutla bakıyor ve içimdeki huzursuzluğu sakinleştirmeye çalışıyordum.
Gün batımıyla birlikte sahilden ayrıldım, ancak içimdeki değişim kalıcıydı. Artık hayatımı daha bilinçli bir şekilde yaşamaya ve gerçek huzuru bulmaya kararlıydım. Sahildeki o an, benim için bir dönüm noktası olmuştu ve bu dönüşüm yolculuğumun sadece başlangıcıydı. Hayatıma anlam katanı bulmak için adımlar atmaya hazırdım.