Dışarıdan gelen horozun sesiyle uyandı. Annesi erken kalkmış tavuklara yem veriyordu. Çiftçi bir aileden gelse de hayvanları hiç sevmiyordu. Onlarla ilgilenmek işkence gibi geliyordu ama bunu yapmaya mecburdu babası küçükken ölmüştü, abisi yabancı bir kadınla evlenmiş yurtdışına yerleşmişti. Yani annesine yardım edecek onun dışında kimse yoktu. Üstünü değiştirip bahçeye çıktı. Annesi onu güler bir yüzle karşıladı ‘’ Günaydın Hüseyin’’ dedi. Hüseyin karşılık verdi ve hemen işe koyuldu. İlk başta tavukları beslediler ondan sonra yumurtaları topladılar son olarak da ineklerin sütünü sağdılar. Bütün işleri bitirdiklerinde güneş batmak üzereydi. Kısa bir süre gün batımını izledikten sonra annesi Hüseyin’i akşam yemeği için sebze ve baharat almaya pazara yolladı. Hüseyin pazara giderken atlarıyla gezen tüccarları gördü. Her yıl bu aylarda buraya uğrar birkaç gün kalır geri giderlerdi. Ne kadar çok yeni serüvenler yaşıyorlar acaba diye düşünürdü sürekli. Hüseyin de Kristof Kolomb gibi uzak diyarlara açılmak ve yeni yerler keşfetmek istiyordu. Bu düşüncelerle ilerlerken pazara vardığını gördü. Her zaman alışveriş yaptıkları manavı aramaya başladı. Ararken daha önce görmediği bir at satıcısı gördü. Yeni açılmış olmalıydı. Sadece meraktan bir atın fiyatını sordu. Satıcı ‘’1500 TL’dir bu atın fiyatı ‘’ dedi. Bu fiyat Hüseyin’in karşılayabileceğinden kat kat fazlaydı, yoluna devam etti. Manavı buldu. Manavın sahibine hal hatır sordu. Sahibi artık çok yorulduğunu yeni bir eleman bulamazsa manavı kapatacağını söyledi. Bunu duyan Hüseyin’in aklına bir plan geldi. Sabahları annesine çiftlikte yardım edicekti , akşamları manavda çalışıp parasını biriktirecekti. Belki bi kaç ayın belki de birkaç yılın sonunda o atı alıcak parası olucaktı ve hayaline bir adım daha yaklaşıcaktı. Manavın sahibine bu öneriyi sundu. Çok olmayan bir miktarla olsa da anlaştılar. Manavdan annesinin istediği sebzeleri alıp evin yolunu tuttu. Saat geç olmuştu. Eve dönünce annesine de artık manavda çalışacağını söyledi. Annesi şaşırdı çünkü Hüseyin çalışmayı çok sevmezdi. Kazandığın parayla ne yapacağını sordu Hüseyin’e. Hüseyin doğruyu söyleyemezdi annesi izin vermezdi. İçi yana yana yalan söyledi annesine. Kitap almak için biriktirdiğini söyledi. Annesi oğlundan çok gururlandı. Seve seve kabul etti. Saatlar günleri günler ayları aylar da yılları buldu. Hüseyin her gün aynı tempoyla çalışıyordu. Annesi de artık neler olduğunu anlamaya başlamıştı. Hüseyin eve hiç kitap getirmemişti. Yeterince miktarda parası olduğu gün evden annesine çok içten bir sarılmayla çıkmıştı. At satıcısına vardığında fiyatını sorduğu at hala orada bekliyordu. Ama bu sefer yeterince parası vardı. Atı almıştı. Manav sahibinin yanına gidip ona veda etti. Artık buralarda olmayacağını söyledi. Annesine veda edecek cesareti kendinde bulamamıştı ama ona bir not bırakmıştı bir miktar parayla birlikte. Artık sadece atı ve o vardı. Hayaline ulaşmanın onuru ve geride bıraktıklarının kederiyle yola çıktı. Acaba onu nasıl serüvenler bekliyordu?
Hüseyin’in Hayali
(Visited 17 times, 1 visits today)