Sınıfın en iyisi olmak zorunda değilsin, notların çok kötü olmadığı sürece ortalama notlara sahip olmak iyidir. Diğer becerileri öğrenmek için yeterli boş zamana ancak bu şekilde sahip olabilir.
‘En’ kalıbı bana göre oldukça tehlikeli bir başlangıçtır. En , bir bakımdan hırsı , başarıyı , başarmak için mücadele etmeyi simgelerken bir taraftan da hiçbir zaman ardını göremeyeceğin bir hayal dünyasının kilitli kapıları gibidir. En iyi olmak , yalnız istemekle oluşan bir ideal değildir . İstemek ve istemenin yanı sırasında bir tutkudur gerçek başarıya götüren. Bir işi aşkla , tutkuyla ve sevgi ile yapmak , ona harcadığın zamanın , verdiğin her saniyenin gözünü kapattığın zaman içini gülümsetebilmesi , yeri geldiği zaman iki saat uykuyla geçirdiğin bir haftanın sonunda gözünü kapatıp arkana yaslandığın zamandır , işte o zaman en iyi ulaştığını hissedersin çünkü bana göre en iyi insanın içinde olan bir şeydir. Mutsuz ve isteksiz iken ise bu olay anca işin sonunu gerçekleşmeyen hedeflerle bitirir çünkü bir işte her şeyin başı sevmek ile başlar , emek vermek ile devam eder sonunda ise başarılı veya başarısız bir sonuç ile biter. işte asıl fark burada başlar ,bu işe gönül vermiş bir insan vazgeçmeden , pes etmeden her türlü varlığını ortaya koyar ve geçte olsa istediği noktaya gelir bakar bu işe isteksiz olan bir bireyin bir daha denemeyeceği en başından bellidir.
Şimdi ise bu konuyu günümüzdeki akademik anlamdaki en iyi olma veya en başarılı olmak bakımdan incelemek istiyorum . okul dönemindeki bir bireyin gününün en azından % 50’si hayatının ise yaklaşık % 70 ise akademik kariyerine ait . Bir insanın hayatının bu kadar büyük bir bölümü kaplayan bir olayın bir insanın kendi ortalamayı hedef tutması gelecekteki hayatında kim olmayı planladığı ile alakalıdır. Hayatında kendini geliştireceği diğer bir dalda en iyi hedef seçmekle her konuda kendini ortalamayı hedef seçmenin çok farklı bedelleri vardır .
Yazacaklarım düşüncelerim ile oldukça tezat olmakla beraber gerçekçi bir gözle durumu incelemek istediğim zaman ortaya maalesefki oldukça üzücü bir durum ortaya çıkıyor . Günümüzdeki dünya şartlarında ve özellikle Türkiye şartlarında bir birey kendini ortalamaya hapsetmesi demek günün sonunda ortalamanın altında bir hayata sahip olmak demektir . Bu dünyanın her yerinde böyle değildir , ortalama isen ortalama bir yaşama sahip olur ama şuanki Türkiye için iş tamamen en iyilerden geçer . Hiçkimse tarihi, kimyayı , matematiği , fiziği , coğrafyayı , biyolojiyi yapmak zorunda olmamakla beraber hayalinindeki hayatı yaşamak için herbirini en iyi şekilde yapmak zorunda olduğu gerçeğini değiştirmiyor. İşte burada da aslında hırs kavramı meydan çıkıyor . Burada tutukunun , sevginin ve isteminin yerini hırs duygusu kaplıyor çünkü tutkular ile bağlandığın bir hedef doğrultusunda karşına çıkan engellerde bu şekilde pes edersen o kapalı kapıların üstüne bir zincirde sen takmış olursun .
Kısacası bir birey birgün , kilitli kapıların arkasındaki hayal dünyasının kilitlerini açmak isterse bir insan kendini bir noktada en iyi hedeflemesi gerekir , çünkü kendine en iyiyi hedefleyenlerinin üzüntüleri ve yıkılışları ne kadar büyük olursa ondan güç alarak ayağa kalkar ve o zaman ortaya çıkan gücü kimse o hedefe bir adım daha yaklaşmayı sağlar . Bununla beraber bir insanın kendi hayatı için olan hedeflerinin hırsı tutku haline gelirse bir birey istediği her şeyde en iyi olabilir.
(Visited 49 times, 1 visits today)