Hiçlikle Kucaklaşmak

Bu dünyada hepimizin öne çıkan bazı özellikleri vardır. Kimimiz sanattaki özellikleriyle öne çıkarken kimimiz ise spor dalındaki becerileriyle öne çıkabilir. Fakat bunlar yeteneğinizin olabileceği yalnızca iki alan. Bu alanlar dışında da kendinize özgü birçok yeteneğiniz olabilir hatta bu özelliklerinizi daha kendiniz bile keşfedememiş olabilirsiniz.

Bahsettiğim bu özelliklerin sadece yetenek olarak adlandırılması da bana saçma ve yanlış geliyor çünkü kendinizin bile keşfedememiş olabileceğiniz bu özellikleriniz belki de sadece bir konuya duyduğunuz ilgiden ibarettir. Örneğin, galaksi ve uzay hakkında bilgi sahibi olmak istemeniz, araştırma aşkıyla tutuşmanız veya sadece ilgi duymanız sizin özelliğiniz olabilir ve bunu sorgulamak, küçümsemek kimsenin hakkı değildir. Açıkçası ben birbirlerine ve özelliklerine saygılı bir toplumda yaşadığımıza karşı olan inancımı kaybettim diyebilirim. Bu yüzden birileri sizinle özellikleriniz yüzünden dalga geçmeye çalışırsa dik durun ve kimsenin sizi ezmesine izin vermeyin. Zaten bunu yapabiliyorsanız kendinizle gurur duymalısınız. Çünkü günümüzde bazı insanlar kendine arkadaş çevresi yaratmak için kendi özelliklerine yani kendilerine olan saygılarını kaybetmeye hazır durumdadır.

Montaigne bu konu hakkında “Kendini olduğundan az göstermek tevazu değil, budalalıktır.” demiştir. Çünkü kendinizi küçümsemek kendinize inanmadığınızı gösterir ve bunun alçak gönüllülükle hiçbir alakası yoktur. Bu hayatta bir şeyler başarmak istiyorsak önce kendimize inanmalı, güvenmeliyiz. Kendimizi kanıtlamamız gereken kişiler arkadaşlarımız, ebeveynlerimiz, öğretmenlerimiz değildir aslında. Kendinizi kendinize kanıtlamanız bir şeyleri yapabileceğinize inanmanız yeterlidir. Ayrıca başkalarının özelliklerine özenip onlar gibi olmaya çalışarak da iyi bir yere varamazsınız. Belki iyi bir kariyeriniz ve sözde bir başarınız olur ama asla kendinizle barışık, mutlu bir insan olamazsınız. Bana göre hayatı kendimizle barışık olarak doyasıya yaşamak her şeyden önemlidir.

Ayrıca, Mevlana da bu konu hakkında “Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen hiç ol.” demiştir. Bu söz belki farklı şekillerde yorumlanabilir. Ama ben bu sözün orijinal olmayı desteklediğini düşünüyorum. Belki bu sözün Montaigne’in sözü ile çeliştiğini düşünebilirsiniz ama ben ikisinin bir bütün oluşturduğuna ve iyice harmanlandıklarında yaşamınıza iyi bir hayat tavsiyesi olabileceğine inanıyorum. Mevlana’nın sözüne baktığımızda kendi özelliklerimizin bizi temsil etmeye yeteceğini ve başka kimseye bunu kanıtlamamız gerekmediğini, birine benzemeye çalışmanın gereksiz olduğunu görebiliriz. Kendinizi özelliklerinizle ayırmayın ve onlarla sanki bir hiçlikmiş gibi kucaklaşın isteseniz de istemeseniz de özellikleriniz sizin bir parçanız olacak siz onlarla barışık olmaya bakın.

“Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.” diye bir söz vardır bilir misiniz? Montaigne ve Mevlana’nın bize söylemek istediği asıl şey olduğumuz gibi görünmemizdir. Kendiniz olun ama bununla yetinmeyin. Barışık olduğunuz özelliklerinizi insanlara göstermekten çekinmeyin ve tabii ki bunları yaparken birinden özendiğiniz için değil kendi benliğinizle yaptığınız için kendinizle gurur duymayı unutmayın.

(Visited 110 times, 1 visits today)