HEYECANLI MÜLAKAT

O gün çok heyecanlı ve tedirgindim. İlk iş başvurularında bulunduğum zamanlardı ve bir mülakata çağrılmıştım. Acaba işe kabul edilecek miydim? Yoksa  yanlış bir cevap verip reddedilecek miydim? Ya da kabul edilip ilk günden kovulacak mıydım? Böyle düşüncelerden annem nefret eder. Kardeşimi, babamı ve beni hep ne olursa olsun olumlu düşünmemiz için uyarır. En son kendimi tutamadım ve ağladım. Annem sesimi duyunca hemen geldi. Sarıldı ve başımı okşadı. Onu benimle gelmesi için ikna ettim. Evden çıktık ve şirkete geldik. Annem beni koridorda bekleyeceğini ve endişelenecek bir şey olmadığını söyledikten sonra beni mülakat yapılacak odaya uğurladı. Odaya girdiğimde beni bekleyen insanlar vardı. Usulca oturdum, etrafa baktım ve bir kadın sesi duydum:

-Sen mülakat için gelen kız olmalısın. Burada her kural bizim için çok önemlidir. Bu kurallara uymaz olursan… Bu arada merhaba.

İçimden düşündüm: Bunlar ne biçim kelimeler? Mülakat mülakat mı yoksa bir savaşta komutanın yeni gelen askere söyledikleri mi? Çok korkuyordum.                                                                                                                   Asık suratlı bir adam devam etti:                                                                                                                                 

-Bizi neden tercih ettiniz?

Ben:                                                                                                                                   

-Buranın disiplinli olduğunu ve modern bir şirket olduğunu duymuştum. Şirketinizi araştırdım ve gerçekten iyi sonuçlar buldum. Buranın bu konuda yaşamımı iyi anlamda etkileyeceğini düşündüm ve burada çalışmaya karar verdim.

Adam:                                                                                                                                                               

-Peki. Sizce neden sizi tercih etmeliyiz?   

-Kendimi övmek için söylemiyorum ama ben çok azimli ve öğrenmeye açık bir kişiyim.

-Sizi  biraz dışarıda bekletip kararımızı bildirelim.           

Dışarıda zaman geçmek bilmiyordu. Duvarlar adeta üstüme geliyordu. İçimden bildiğim bütün duaları ettim. Sonra içeriden beni çağırdılar. Kalbim küt küt atıyordu. Bir tane kadın:  “Tebrikler! Kabul edildiniz. Pazartesi işe başlayabilirsiniz.” dedi. Utanmasam kadına sarılacaktım. Çok teşekkür ettim. İçimden dans etmek geliyordu. Dışarı çıkınca hemen anneme sarıldım. Annem ilk başta korktu. Daha sonra güldüğümü görünce beraber sevinçten zıpladık.

Yıllar sonra o günleri düşününce çok duygulanıyorum. Ne olursa olsun umudumuzu kaybetmemeli, kendimize güvenip hep olumlu düşünmeliyiz.

                                                                                                                 

 

 

(Visited 230 times, 1 visits today)