‘Ahlak olmayan yerde, kanun bir şey yapamaz.’ demiş Napoleon Boneparte. Kanunlar ise bir toplumun ahlak kurallarına göre belirlenmiştir. Ahlaka ters düşen şeyler yasaklanmış ve bu işi yapanlar cezalandırılmıştır. Tabii herkesin kendine göre bir ahlak anlayışı vardır. Kanunlar her ne kadar etik kurallar çerçevesine göre düzenlenmiş olsa da bazı temel şeylere dayandırılmıştır ve her konuda yeterli değildir. Montaigne’nin dediği gibi ‘… kanunları yapmakta olduğu kadar onun yorumlanmasında da hürriyet ve yetki vardır.’ Peki ya bu etik değerler evrensel olsaydı dünya nasıl bir yer olurdu?
Etik ve ahlaki değerler genellikle yazılı olmayan kuralları içerirler. Bir kısmı dinsel ögeler içermektedir, bir kısmı ise toplum hayatının getirdiği tarihsel tecrübelerden oluşturulmuşlardır. Hak ve hukuk temelinde insan ve toplumun mutluluğunu hedef alan evrensel kurallar oldukları için her bir ahlak kuralının evrensel olması herkes için daha iyi olurdu. Mesela iş yerlerinde kişisel kaprislerle insanları hak etmedikleri muamelelere tabi tutmak, elindeki gücü kişisel çıkarları için kullanmak, iş arkadaşının başarısızlığı için çalışmak, kendi menfaati için haksız yere meslektaşlarına iftira atmak, sırf reklam amaçlı mesleği ile ilgili konularda yanlış bilgiler vermek örneğin tıpta yanlış tedaviler uygulamak, insanları küçük düşürme amaçlı davranışlarda bulunmak, insanlar hakkında yanlış bilgiler yaymak, özünün sözünün bir olmaması, yalan söylemenin, dolandırıcılığın, hırsızlığın yasak olduğu bir dünya aslında hepimiz için güzel olurdu. Dünya daha yaşanılabilir bir yer olur, herkes emeğinin hakkını alırdı.
Bildiğimiz gibi herkesin ahlak anlayışı farklıdır ve ahlak çevrenin etkisiyle değişebilen bir şeydir. Her ne kadar etik değerler evrensel kurallar olsaydı dünya daha iyi olurdu desek de bu farklılıklar bazı sorunlara yol açabilir. Kimi küçük bir yalandan bir şey olmaz derken kimi de yalan çok kötüdür kesinlikle yasak olmalı diyebilir. Kimi argo kullanmanın bazen gerekli olduğunu düşünürken kimi hiçbir zaman hiçbir şekilde kullanmamalı diyebilir. Zaten en ufak bir kıvılcımla savaşmaya hazır olan insanoğlu için bu anlaşmazlık büyük sorunlara yol açabilir. Herkes en ahlaklı olanınız benim, benim etik değer anlayışım evrensel olmalı gibi şeyler düşünmeye başlardı.
Martin Luther King’in de dediği gibi ‘Bir ülkenin geleceği ve ilerlemesi sağlam kalelere, güzel binalara ve milli gelirine değil,o insanların ahlaki değerlerine bağlıdır.’ O yüzden ahlaki değerleri yüksek nesiller yetiştirirsek etik değerlerin evrensel birer kanun olmasına gerek kalmadan dünyayı daha iyi bir yer haline getirebiliriz.