Ali, küçüklüğünden beri mücadeleci bir çocuktu. Mahallesindeki arkadaşları futbol oynarken sık sık düşer, dizlerini kanatırdı ama bir an bile vazgeçmezdi. Babası ona her zaman, “Her düşüş, yeniden ayağa kalkmayı öğrenmek içindir.” derdi. Bu söz, Ali’nin hayat mottosu hâline gelmişti.
Bir gün, mahallenin en zor oyununda yenildi. Arkadaşlarının alaycı bakışları arasında topunu alıp eve döndü. Hırsından gözleri dolmuştu. Ancak içindeki ses ona hep şunu hatırlatıyordu: “Her zorluk beni daha güçlü kılıyor; düşsem de kalkmayı ve devam etmeyi asla unutmayacağım!”
Ertesi gün, Ali topuyla tekrar sahaya indi. Yenildiği oyunu sabırla çalıştı, hatalarını analiz etti ve kendisini geliştirdi. Haftalarca azimle çalıştıktan sonra, aynı arkadaş grubuyla yeniden karşı karşıya geldi. Bu kez sahada bambaşka bir Ali vardı: daha güçlü, daha kararlı ve daha cesur. Maç sonunda, yenilgiyi zafere dönüştürdüğünde herkes hayranlıkla ona bakıyordu.
O günden sonra Ali, sadece futbol sahasında değil, hayatın her alanında bu felsefeyle yol aldı. Her zorluk, onun için bir öğretmendi. Artık biliyordu ki güçlü olmak, düşmekten korkmamak ve her defasında yeniden ayağa kalkabilmekten geçiyordu.