Üç ya da dört ay önce Dünya’nın yanından bir gök taşı takımı geçti. Her ne kadar ilk bakışta normal karşılanabilecek bu olay Dünya yörüngesinde dolaşan ve en önemli veri aktarıcı uyduların büyük bir çoğumluğunu enkaza çevirdi ve yörüngelerinden çıkardı. Bu olayın bir sonucu olarak dünyadaki bütün internet ve uydu yayını erişiminin şimdilik sonu geldi. O günden sonra insanlar bu internetsiz yaşama alışmaya çalıştı, öyle ya da böyle. Ben de şimdi burada bu yaşananları anlatacağım. Çünkü geri geldi internetimiz.
Bir sabah uyanıyorsunuz ve evdeki hiçbir internete ve uyduya bağlı aletin çalışmadığını görüyorsunuz. Aman Allah’ım! Ne yapacağım ben bütün gün telefonsuz ve televizyonsuz? Kalkıp üst komşunuza gerekçe göstererek kablosuz modem şifresini istiyorsunuz, ama komşunuzun da hiçbir aleti çalışmıyor! Şaşırıp apartmandaki turunuzu tamamlıyorsunuz ve herkesten aynı yanıtı aldığınızı fark ediyorsunuz. Ardından bu konu hakkında daha fazla düşünmemeye çalışarak evinize dönüyorsunuz. Sonra kendinize internetsiz yaşam ile ilgili bir plan yapıyorsunuz ve bu planı düşünmeden uygulamaya koyuyorsunuz. Bir süre böyle sürecek bu durum, anlaşıldı, diyorsunuz kendi kendinize. Çünkü biz de de tam olarak böyle oldu.
Sabahları her sabah olduğu gibi erken kalkıp okul için hazırlandım ve servis ile okula gittim. Hocalar internet olmadığı için taşınabilir belleklerine yüklü olan dosyalar sayesinde belirli bir yere kadar akıllı tahtadan konuları anlatabildiler ama bir yerden sonra bellekteki konularımız da bitti. Oradan sonra da hep beraber eski usül kitaptan konu anlatımıyla devam ettiler. İnternet yokluğu okulda bizleri pek etkilemedi aslında ama okul dışında hayatımız gerçekten de felç bir durumda idi. Hadi internetsiz yaşam güzel bir şey: Minik bir ekrana saatlerce kilitlenip kafanı kaldıramamazlık edemiyorsunuz, ailenizle veya birlikteyseniz arkadaşlarınızla daha sağlıklı iletişim kurabiliyorsunuz. Bunu yanı sıra çalışmak için daha çok vakit buluyorsunuz. Bir de o zaman diliminde öğretmenleriniz: “Beştepe Akademi’ye yüklemediğin için sana 0 veriyorum.” diyemiyorlar idi, ki bu da gayet güzel bir şey idi. Ama iş telefon ve televizyona gelince durum çok ciddileşiyor. İlk ve en önemlisi: Dış dünya ile bağınız tamamiyle kesilmiş halde öyle kalıyorsunuz. Televizyon yüzünden haber, tartışma programlarından; telefon yüzünden sevdiklerinizden ve önemli telefonlardan uzak kalıyorsunuz. Ben o vakit anneannemleri o kadar özlediydim ki, onlara gittiğimizde ona en büyük yardım olacağını düşünerek bütün ailenin yemeklerini ben ve annem yapmıştık.
Bu üç dört aylık zaman diliminde yaşananların içinde hem olumlu hem de olumsuz şeyler yaşadık ama bence beklediğimize değdi. Allah’a şükür herkes her şeyden bihaber iken Elon abimiz ve NASA uzaya çokça uydu sallamışlar. Her şey eski haline dönüyor yavaş yavaş. Allah bir daha öyle sıkıcı, yalnız, her şeyden bihaber günler yaşatmasın kimseye.