Çiçek sulandığı kadar güzeldir ,kuşlar ötebildiği kadar sevimli . Bebek ağladığı kadar bebek. Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren; sevdiğin kadar sevilirsin…
Can Yücel’in her şey sende gizli şiirinden beş dize. Aslında ne kadar çok anlam var üstü kapalı. Neyden ne kadar değer bekliyorsan,ona o kadar değer vermelisin diyor adeta. Başkalarının gözünden değil kendi gözünden bakmalısın olaylara. Sonuçta gururlu bakışlar kadar güzel , kıskanç bakışlar kadar çirkinsin. Kendi ilgi alanın kadar başarılı başkalarının ilgi alanı kadar pasifsin. Konuşmaktan mutluluk duyduğun konular kadar eğlenceli, konuşmadığın konular kadar sıkıcısın. Bu yüzden insanlara göre değil kendine göre değişmelisin. Çevrendekilere zarar vermeden ve alacağın geri dönütün farkında olarak hareket etmelisin. Çünkü yaptığın ve yapacaklarının sonucu yeniden yaptığın ve yapacakların olacaktır. Neden mi kendine göre hareket etmelisin ? Çünkü her koşulda yargılanacağız iyi veya kötü. Insanoğlu değil miyiz? Kediden havlamasını köpekten uçmasını isteriz.sonuç alamayınca ise suçlunun yine onlar olduğunu düşünürüz. Tatsız domates sevmeyiz ama içine katkı maddesi katanı hapse atarız. Böyleyiz biz insanoğlu. Herşeyi yargılar yargılanınca hayıflanırız. Dizeler bize ne ekersen onu biçersin demeye çalışıyor sanki. Aynaya bakmamızı öneriyor ve herşeye rağmen ” hakettim” diyebilmemizi, yapamayınca ” senin yüzünden!” Değil ” benim yüzümden!” Diye düşünebilmemizi istiyor. Çünkü bizler istediğimiz notu alamadığımız sınava ” yeterli önemi göstermedim ” demek yerine ” kader kısmet işi bunlar ” diyoruz. Yardıma ihtiyacı olana yardım etmiyoruz fakat, başka birinin yardım etmediğini duyunca yedi âleme duyurup onu kınıyoruz. Ya da bilmeden yargılıyoruz. Açıklaması olanı susturuyoruz, konu bize geldiğinde konuşma hakkımız olduğunu düşünüyoruz . Mesela bir öğretmen bir de öğrenci düşünelim. Birgün öğrenci okula geldiğinde ödevini evde unuttuğunu farkediyor ve öğretmenine ödevini yaptığını ama evde unuttuğunu söylüyor. Öğretmen ise öğrenciye ” hep aynı bahaneyi söylerler , sen ödevini yapmadığın için bana yalan söylüyorsun ” diyor. Bir başka gün öğretmen hastalanma bahanesiyle okulda olamayacağını dile getiriyor . Bu sefer de öğrencinin ailesi aynı şeyi söylemez mi ? Bu yüzden hep haklı olduğumuzu düşünürüz zaten . Ya her kelimenin altında bir yalan ya da her cümlede bir kandırmaca ararız. Bakmayız ki neden yargılıyorum, neye dayanarak söyledim ,acaba söylediklerime kırıldı mı ? Umursadığımız tek nokta olayın bize döndüğü yer. İşte o zaman da ben bunları hak etmedim diyoruz. Hem empati kurmuyoruz hem de aldıdığımız tepkilere söyleniyoruz. Bizden daha iyi yerlerde olanların başarılarını küçümsüyor ben daha çok hak etmiştim diyoruz mesela. Hiçbirşeyi gerekli sorgulamıyor, ezber kelimelerle bir ömür geçiriyoruz. Hiç ” o neden benden daha iyi bir okulda? ” veya ” o neden benden daha iyi imkanlar da çalışıyor?” Diye sorgulamışmıydınız? Sorguladıysanız eğer ,cevabınınız ” onun koşulları daha iyiydi. ” den farklı oldu mu ? Asıl cevap ne biliyormusunuz; o bu koşulları kendine yarattı . Ne zaman cevabınız bu olursa, o zaman bu dizeler size daha anlamlı gelmeye başlayacaktır. Ne de olsa çiçek sulandığı kadar güzeldir; kuşlar ötebildiği kadar sevimli…