Düzen, mantık, uyum… Düzen olması için uyum mu lazım? Bir savın uyumlu olması için mantığa mı uyması lazım? Bazıları çizgilerden oluşan, bazıları kıvrımlı ya da eki olan semboller neden her yerde karşımızda? Semboller mi bize anlam katıyor yoksa o sembolleri biz mi anlamlandırıyoruz?
Yaşamımızda ki nerdeyse her şeyin altına kendine özel bilimsel açıklaması vardır. Her sonucun kapsadığı nedeni olduğu gibi. Gökyüzünde ki uçağı düşünelim Önü yaratılma şekline amacına ve yapısına bağlı bu uçak her an uçmaya hazır değil mi mantıken? İşte tam burada altında bulunan fiziksel nedenleri devreye girecek. Uçağın her parçası her detayı ortam koşullarına en uyumlu olabileceği halde yaratılmıştır. Uçakların iniş hızları saatte yaklaşık 270 km civarındadır. Bir anda kesilmesi oldukça zor olan bir hıza sahipler. Uçağın yere indiğinde tekrar uçmasını engellemek için kanatların üzerinde spoiler denilen hız kesici paneller açılır. Havadayken açık olmayan ekstra yardımcılar amaçları uğruna açılırlar. Onlar olmadan uçak iniş yapsa bile yaptığı an geri yükselecektir çünkü üstte çıkan paneller havanın yönünü değiştirerek havanın uçak üzerindeki etkisini bozar. Bu panellerin boyutları, yerleri rastgele bir konuma mı göredir yoksa burada rakamların sırlarına mı başvuruyoruz.
Şu an ekran başında bu yazıyı okurken gözlerini üst ve alta çevirdiğimizde gördüğümüz şeylerin çoğu rakam değil mi? Gözümüzü üst kısma çevirdiğimizde ilk gördüğümüz ortasında nokta olan 4 tane rakam. Hayatımızın sınırlarını çizen en büyük etken saat değil midir?
Benford kanunu hayatımızın rakamlara bağlı olduğunu savunan bir savdır. Benford’un savının açıkladığı gerçeğin keşfedilmesi 1881’e dayanmaktadır. Benford’un savı “logaritma” değerlerinin ayrık tekdüze dağılım gösterdiği varsayımının gerçekte doğruluğu ile mümkün olabilmektedir. Rakamların bizi kontrol ettiği, rakamların bize çizdiği yolun üzerinde rakamları da biz düzenleriz.
Özellikle teknoloji ve sanallığın arttığı bu zamanlarda kafamızı çevirdiğimiz her yerin gördüğümüz ve gözümüzle göremediğimiz tüm kısımlarında rakamlar bulunur. Olayı detaylı şekilde temellendirdiğimizde insan yaşamak için besin almak zorunda. Besinlerimizin çoğunun sağlığımız için buzdolabında saklanması lazımdır. o buzdolapları kodlanmış rakamların aldığı durumdur.
Biz çoğu alanda yerde kullanılan rakamların sınırları içinde olduğumuz için rakamlar bizi kontrol eder. Rakam aslında sadece sembolken nasıl bizi yönetebiliyor. Bu durumda da o rakamlara anlamlarını özelliklerini yükleyen biz oluyoruz. Bir şeyi hayatımızda ki yer aldığı kısımda değerini biz ve bizim yaşantımız belirliyor. En basit düşünceyle rakamın hayatımızdaki en büyük simgesi olan zaman kavramını kimse göz ardı edemesek de her yerde de aynı değeri herkesin verdiği değerin eşit olmasını bekleyemeyiz. Para, zaman, sıralama, değer… Bunların hepsi rakamsal değer taşıyor ama o rakamların değerleri için de, 1 rakamına sahip bir şeydense 9 rakamına sahip olan şeyi seçerler. Çünkü onun pahası diğerinden daha yüksek. Rakamlarda kime göre neye göre kavramı da olamaz kimse 3 ün 2 den küçük olduğunu söyleyemez. Rakamlar bize sınır çizer rakamları biz kontrol edemeyiz.