Gündüz; Güneşin doğuşu, aydınlanan belirli renkler, etrafta hareketler, yapılması gereken işler ve hedefler kısacası aktif zaman dilimimiz. Peki ya gece? Karanlık, sessizlik, kendinle baş başa kalma ve düşünme
Kimisi için sevimli şekil anımsatıcı, kimisi için kötü olayın habercisi olan bulut. Depresif havanın su damlacıklarının yardımıyla oluşturduğu yaşamdaki zaman dilimi. . Yaşanılması zor zamanlar, tatsız olaylarla fırtınalı yağmurun ardından oluşan rengarenk iç aydınlatıcı gökkuşağı ve biri olmadan diğeri oluşmuyor.
Geceyle gündüzün anlamları varlık ile yokluk ayıran çizgi kadar belirsiz fakat yaşattığı duyguları ayırmakta siyah ve beyaz kadar net. Ama insanlar kadar karmaşık. Her insan sadece gösterdiği taraflarından mı ibarettir ? Neden sadece göstermek istediği kadarını yaşar? Cevapsız onlarca soru ve bir süre daha cevapsız kalacak sorular. Tek bildiğimiz cevap her şeyin bir sebebinin olduğudur.
Küçük bir su damlası, kimisi için melankoli, kimisi için neşe ve mutluluk. Şeffaf, saydam ve belirsiz görünüyor . Acaba gerçekten öyle mi? Kim bilir belki de onun da hayatta tutunma çabası, savaşması gereken zorlukları ve hedefleri var. Bulutların sakinleşmesi için çıktığı kaydıraktan başladığı serüvenine insanların yüklediği anlamlarıyla devam ediyor. Eğer kötü bir olayın habercisi olan su damlalarıyla tanışmasaydık bulutlar sakinleşebilir miydi? Bulutlar için vazgeçilen su damlaları…
İnsanlar görmek istedikleri kadar görür ya da merak ettikleri kadar. Aslında görmekten kaçtığı yerde olayların başladığını düşünmek istemezler. Fakat bir şeyin doğru mu yoksa yanlış mı olduğunu anlamak için ikisini de deneyimlemek gerekir. Yanlışın ne olduğunu fark etmeden, onun getirisini-götürüsünü yaşamadan doğrunun neden doğru olduğunu bilemeyiz, neden doğruyu seçmek gerektiğini anlayamayız. Bardağın boş tarafından baktığımızda gördüklerimizle dolu tarafından baktığımızda gördüklerimiz aynı anlamları yansıtamaz.
“Parmağını sürsen dünyaya rengini anlarsın.” Yaşamadan deneyimlemeden hayatımızı sürdürebilir miyiz? Düşünün siz hiçbir şey yaşamayacaksınız karşıdan birinin yaşadıklarını tamamen benimseyip onları yaşanmış sayacaksınız. Herkesin hayatı tekdüze ve aynı olmaz mıydı böyle? Hayattan ders almadan, o hisleri tatmadan anlatılanla ne kadar anlam kazanabilir. İnsanlar farklıdır. İnsanların istekleri, tatmin oldukları şeyler karakterlere göre şekillenir ve öyle de yaşanır.
Üstelerini kapatarak anlam aramadan yaşamak olur muydu? Anlam ifade etmeden, sebebi olmadan yaşanmazdı. Çocuk ağlamasının ardından gelecek gülümseme o çocuğu ağlamamış biri olarak ağladığını sıfırlamış olamayacak. O çocuk ağladı ama onu geçebildi. Mesela Fabrikadan beyaz renk çıkışlı bir arabamızın olduğunu düşünelim. Ben beyaz rengi sevmediğim için arabamı maviye boyadım. Ama arabanın sadece üstündeki katmanı kapattım. Beyazı söküp sıfırdan mavi maddelerle tasarlamadım. Kaza yaptım ve arabam sürtüldü. Üstüne sonradan gelen mavi renk gider ve altından aslında ne olduğunu belli eden beyaz renk kendini gösterir. Ne değişmiş oldu? Ben o arabayı beş kat boyadığımda beşinci sürtünmede yine o beyaz renk kendini belli edecektir. .