Kitap: Basılı veya yazılı kağıt yapraklarının bir araya getirilmesiyle ve insanların hislerini, fikirlerini, başkalarına, uzaktakilere bildirmek, kendilerinden sonra gelenlere ulaştırabilmek için kağıtlara yazmak suretiyle meydana getirilen eser*. Fakat her insana göre kitap farklı bir anlam ifade eder.
Örneğin; kitaplarda konu olan olayların, karakterlerin ya da durumların içindeymiş gibi hisseden bir kişi için kitaplar bir kaçış ve aynı zamanda bir sonsuzluktur.
Kitaplar aslında bizi biz yapan ve aynı zamanda insanlara yaşamımız hakkında belirli ipuçları sunan kağıt parçalarıdır. Her bir sayfa ya da her bir cümle herhangi bir insanın hayatından bir parça taşır. Bir sözcüğün bile insanlar için ne ifade edebileceğini hiçbirimiz bilemeyiz.
İnsan kitap okurken kendi dünyası içerisinde yolculuk edip ne isterse yapabileceğini hayal eder. Bazen ağlar, bazen ise güler. Birçok duygu karmaşasıyla karşı karşıya kalır. Hem aşkı hissederken hem de nefreti tadar. Cümlelere belki aya götürür sizi, belki de Harikalar Diyarı’na… İşte sizi siz yapan ve kişiliğinizi ortaya koyan şey kitaplardır.
Kendimden örnek vermem gerekirse; beni en çok etkileyen kitaplardan biri sevgili yazar Gayle Forman’ın, Eğer Yaşarsam ve Sen Gittiğinde isimli romanları. “Neden bu kitaplar?” diye soracak olursanız, sizi tam anlamıyla bir duygu karmaşasına sürüklediğini belirtmek isterim.
Bu romanların içeriği aslında belirli bir olay etrafında dönüyor ve zaten ilk kitap tek bir olayı kaleme almakta. Serinin ilk kitabından hayatın bir anda değişebileceğini, ne olursa olsun güçlü kalmanız gerektiğini ve sahip olduklarınızın kıymetini bilmeniz gerektiğini vurgulamakta. Duygusal yönden bakıldığı zaman okuyucuyu fazla derinden etkilediği gözler önüne seriliyor.
Kitabın başlangıcından bahsetmek gerekirse; giriş kısmında bazısı yazar, bazısı makale yazarı olan kişilerin kitap hakkındaki görüşleri bildirilmiş. Örneğin; “Ailenin,arkadaşlığın,kaybın ve gücün hikayesi.” diyen Justine Magazine ailesi kitap içeriğini çok güzel bir şekilde özetlemiş. Onun dışında ünlü gazetelerin de yorumlarını kitabın ilk kısmında bulabilirsiniz.
Bu romanı biraz anlatmamı isterseniz, 16 yaşındaki bir kızın bir hayat uğruna ne kadar mücadele verdiğini söyleyebilirim. Bir araba kazasıyla bütün ailesini kaybeden Mia’nın, yaşam savaşı verirken aynı zamanda hatırladığı anılarına da yer veriliyor.
Serinin ikinci kitabını okuduğumuzda ise Mia’nın kurduğu hayalleri sırayla gerçekleştirdiğini ve kalbinin sesini dinleyerek aşkı için savaştığı anlatılıyor. İlk kitaba göre duygusal olan ama daha çok mutlu ve aşk dolu bir kitap olmasından dolayı çoğu kişinin tercihi bu kitap olmuştur.
Ancak bana sorarsanız: İlk kitap kesinlikle daha etkileyici ve sürükleyiciydi. Kitabı okurken “Acaba ben olsam ne yapardım?” , “Ya böyle bir şey olursa ne yaparım?” diye düşünüyorsunuz ve bu sizi çok derinden etkiliyor. Fakat kitapta çok gizli olmasa da gün yüzünde de olmayan bir fikir empoze edilmeye çalışılmış. Fikir; “Hayatın sana ne getireceğini bilemezsin. İyi ya da kötü, güzel ya da çirkin. Bunlar senin sınavın ve en önemlisi her şeye rağmen güçlü olmayı ve dik durmayı başarabilmelisin.” olarak algılanıyor.
İşte belirtmek istediğim bu. Hangi kitap olursa olsun, mutlaka size bir öğüt verir ve kendi benliğinizi ortaya çıkarır. Romanlardaki yaşamlardan kendinize yeni bir hikaye yaratırsınız.
Sonuç olarak diyebilirim ki; Her kitap bir hikayeden ve her hikaye bir yaşamdan oluşmuştur. Yani HER KİTAP BİR YAŞAM!
Kaynak:
* http://www.turkcebilgi.com/kitap