Her İlerleme Hayalle Başlar

Uzay madenciliği günümüzün en popüler konularından biridir. Dünyamız silisyum, magnezyum, demir ve nikel ağırlıklı bir yapıya sahiptir. Ancak uzayda çok farklı minerallerden oluşmuş asteroitleri bulmak mümkündür. Dünyamızda az bulunan bu mineralleri asteroitlerden madencilik yoluyla elde etme konusunda bir takım projeler geliştirilmeye çalışılmaktadır. Tesla ve Google gibi farklı dallarda uğraşan büyük firmalar geleceklerini uzay madenciliğinde aramaktadırlar.

Asteroit madenciliği, asteroitler Güneş Sistemimize girdikten ve Dünyamıza yakın yörüngelerden geçerken barındırdıkları mineralleri sondaj yöntemiyle alarak insanlığa faydalı hale getirme işidir.

Armagedon filmine benzer şekilde Dünyadan gönderilen sondaj aleti istenilen mineralleri çıkararak Dünyamıza getirmeye çalışacaktır. Tabi bunu yaparken dünyada olduğu gibi çevresel etkilerden bahsedilmeyeceği göz önünde bulundurulmalıdır.

Uzaya bir araç gönderip bu aracı Dünyaya madenle dolu olarak geri getirmek çok pahalı bir iştir. NASA’nın astronotların kilolarını dahi göz önünde bulundurarak uzay gemilerini tasarladığı düşünülürse bunun ne kadar maliyetli bir iş olduğunu herkes gözünde canlandırabilir. Ancak hayal etsenize sadece elmastan oluşan bir asteroitten 100 kilo elmasın Dünyaya getirilebildiğini… Veya dünyada hiç bulunmayan bir mineralin bulunarak Dünyada yeni malzemelerin, cihazların, uzay gemilerinin tasarlanıp yapıldığını…

Bu işin maliyeti bir yana uzaya gönderilecek olan astronotların eğitilmesi gerektiği de göz önünde bulundurulmalıdır.  Astronotların uzayda maden çıkarabilecek kadar eğitimlerinin olması gerekir. Bu işin minimum kişi sayısında ve en eğitimli insanlar tarafından yapılması gerekmektedir.

Zorluklardan bahsederken bir asteroittin bütün yörüngesini hesaplamayı göz önünde bulundurmak, güneş sistemimize girince takibe almak ve dünyaya en yakın noktaya ulaşınca üzerinde madencilik yapıp geri dünyaya dönmenin ne tür zorluklar barındırdığını hayal edebilir misiniz? Tabi ki bu asteroittin değerli madenler barındırdığının önceden tespit edilmesi gerekmektedir.

Bir uzay cisminin hangi tür minerallerden oluştuğunun tespiti, bu uzay cisminin görüntülemesinin değişik dalga boylarında yapılmasıyla mümkündür. Burada işin içine temel fizik ve matematik bilimleri girmektedir. Başka bir deyişle bu iş meslekler, bilimler arası iş birliğini gerektiren büyük bir projedir.

Teleskop bulunmasaydı uzay cisimlerini tespit edebilir miydik? Işığın fotonlarla yayıldığı tespit edilmeseydi biz bu asteroitleri görüntüleyebilir, resmini çekebilir miydik?

Bilim üst üstte konulan briketlerle bir binanın inşa edilmesi gibidir. En alttaki briket konulmasaydı biz halen dünyanın öküzün boynuzlarında duran düz bir yüzey olduğuna inanıyor olurduk.

Bu sebeple insanlığın uzayda madencilik de yapacağına, bir gün farklı bir yıldız sisteminde koloni kuracağına da sonuna kadar inanıyorum.

Her ilerleme hayallerle başlar.

 

(Visited 115 times, 1 visits today)