Sizce hayvanat bahçeleri kadar bencilce tasarlanmış başka bir mekan daha var mıdır? Sırf merakımızdan ya da eğlenmek için gittiğimiz bu mekanlarda hapsedilen hayvanların neler hissettiğini hiç düşündünüz mü?
Küçükken hafta sonu etkinliği olarak hayvanat bahçesine gitmek bizi çok mutlu ederdi. Fakat biraz daha büyüğünce anladım ki hayvanlar bizim kadar eğlenmiyor. Hapsolmak kimseyi mutlu edip eğlendirmez sonuçta. Koskocaman, onlar için özel ayrılmış mekanlarda, kendi iklim koşullarına bile uymayan bir yere yığılmış, farklı türde bir sürü hayvanın sergilenmesi bence kulağa çok vahşice geliyor. Yaşam alanları kısıtlanarak özgürlükleri ellerinden alınmış olan bu hayvanlar, bazı kendini bilmez insanların alay konuları oluyor.
Peki onların yerinde siz olsaydınız? Daracık bir alanda, çeşitli kısıtlamalarla birlikte yaşamak zorunda olduğunuzu düşünün. Yaşadığınız ve ömrünüzün sonuna kadar yaşamak zorunda olduğunuz bu küçük odanın önüne vahşi hayvanlar geliyor ve sizi korkutuyor. Hatta korkutmakla kalmayıp sizinle alay ediyor ve işkence yapıyorlar. Bu şartlar altında tabii ki psikolojiniz bozulurdu. İşte aynı şey hayvanat bahçelerinde hayvanlara yapılıyor.
Eğer hayvanat bahçelerinin iyi bir özelliğini söyleyecek olursak, soyu tükenmekte olan hayvanların gözetim altına alınması amacı olması oraya artı bir yön olarak örnek gösterilebilir. Ancak ben bunun yeterli bir neden olacağını düşünmüyorum. Sonuçta birçok hayvanın hayatının, insanların ellerinde olmasını bilmek çok üzücü.
Hayvanları korumak, onlara iyi davranmak varken neden inatla bunların tersine hayvanlara işkence yapılıyor, onların hayatlarını sürdürmesi zorlaştırılıyor hiç anlayamıyorum ve anlayabileceğimi de düşünmüyorum. İnsanların en vahşi hayvandan bile daha vahşi varlıklar olduğunu bilmek beni çok utandırıyor.
Mesela bir kuş düşünün. Özgürce uçabilecek yeteneğe sahip bir hayvan. Ülke ülke dolaşıp dünyayı yukarıdan seyredebilecekken bir hayvanat bahçesinde, vahşi insanların onu seyretmesi ve onun daracık bir kafese tıkılıp kanadını bile kıpırdatamayacak kadar dar bir alanda yaşamını sürdürmesi adil bir olay mı? Ya da bir balık düşünün. Bu balık devasa büyüklükte bir deniz, hatta bir okyanusta, yer altının muhteşem görüntüsüyle yaşamını sürdürebilecekken, sırf pulları renkli diye bir akvaryuma atılıyor ve plastikten mercan ve yosunların arasında ömrünü geçiriyor. Şimdi de bir aslan düşünün. Bu aslan, içinde mevsimlere göre yaprakları renk değiştiren kocaman ağaçların, rengarenk çiçeklerin, rüzgarın huzur veren sesinin bulunduğu bir ormanın kralı olabilecekken, yine bir hayvanat bahçesinde, insanların ona yem atmasını bekliyor.
Ne bunu bizim hayvanlara yaşatmaya hakkımız var, ne de hayvanların böyle bir hayatı yaşamaya.