İnsanoğlu, insanın insan olduğunu anlayana kadar geçen zamandan beri hayatın içinde kalmaya çalışmıştır. İnsan bilincinin farkına vardıktan sonra ise başka insanlar ile birlikte gruplaşmaya başlamıştır. Böylelikle hayatta kalmak için yapılması gereken işler insanların arasında bölünmüş. Bu işler ilklerinden bir tanesi tarım ile uğraşmaktı. Bu kısımda insanlar bu Dünya’da sadece kendilerinin bulunmadıklarını anlamışlardı ki, tarım ile uğraşmak nüfusun ihtiyacını karşılamaya yetmez iken avcılığa başlamışlardı. Hayvanları et ve kürkleri öldürürken birileri bir hayvanı evcilleştirmeyi başarmıştı. O zamandan beri çeşitli hayvanlar geçmişten günümüze insanoğlunun arkadaşı olmuştur. Geçmişte her ne kadar avlanmakta veya bir yeri korumakla görevlendirilmiş hayvanlar olsa da günümüzde hayvanların amacı bize arkadaşlık etmek olarak değişmiştir. Hayvanlar yüzyıllardır insanoğlunun yanında, peki neden onlara nasıl davranılacağını belirten birkaç kural belirlemiyoruz?
Öncelikle, hayvanların yaşamımızda kapladığı alan hatırı sayılabilecek kadar çok. Hayvan sahibi olmayan pek çok insan buna katılmayabilir, ancak duruma bir de şöyle bakalım. Her insan dışarı çıkıp baktığında, çevresini incelediğinde illaki bir canlı görecektir ki bazen çevreyi tamamlayan etken canlının kendisidir. Ya da sosyal medya sitelerinde gördükleri hayvanlara içlerinden “Şunlara bak çok şirinler!” geçirecektir. Her ne kadar bu etki büyük olmasa da eğer yaşamımızın içinde bu tür canlıları göremeseydik, bir şeylerin eksik olduğunu anlardık.
Sorumuza gelecek olursak, Hayvanları Koruma Kanunu’nun adının “Hayvan Hakları Kanunu” olarak değiştirilmesidir. İlk başta, sadece bir kelimenin değiştirilmesi kulağa pek önemli gelmeyebilir. Ancak bu sizi yanılmasın, çünkü değişen kelime durumu olabildiğince önemli kılıyor. Düşünsenize, eskiden sadece hayvanlara ve hayvanlara zarar verebilecek çeşitli eylemler yasaklanıp onlara yardım edebilmemiz için birkaç yazı yazarken şimdi hayvanların bile kendine ait hakları var. Öncelikle hayvanların kendine ait haklara sahip olmasını kesinlikle destekliyorum. Bu kanunun adının değiştirmesi ile şehirde veya kırlarda, insan teması bulunan her yerdeki hayvanların insanlar tarafından getirilecek birçok zarardan kurtulmasını bekliyorum. Aynı zam
anda doğada çeşitli nedenlerden dolayı, insan eliyle başka bir hayvan için kurulmuş bir tuzak ya da başka bir hayvanın saldırısına uğrayıp sağ kalmak gibi, hareket edemeyecek halde kalmış hayvanların kurtarılması ve tedavilerinin sağlanıp durumlarına göre tekrardan doğaya salınması bence yapılması gerekenlerden. Şehirlerdeki hayvan dostlarımız için, birkaç mahallenin aralarına “Mahalle Veterineri” kurulması gibi bir fikrim var. Bu veterinerler sokaklarda başıboş gezen hayvanları alıp bakımlarını sağlıyorlar. Belli bir süre sonra mahalle sakini bu hayvanı sahiplenebiliyor. Eğer diğer apartman sahipleri bu fikirden hoşlanmamış ise bile bu veterinerler apartmana hayvan için kulübe sağlayabiliyor.
Özellikle bu kış mevsiminde içeriye tıkılıp kalmışken bile dışarıda hala canlılar yaşamını devam ettiriyor. Onlara bu yolda yardım edebilmek için dışarıda gördüğümüz hayvanlara yardım edelim.