Yemyeşil ormanlarla çevrili bir şehir vardı, adı da Hayvan Şehri’ydi. Burası her tür hayvanın barış içinde yaşadığı, huzur dolu bir yerdi. Şehrin sokaklarında yürüdüğünüzde zürafalar size selam verir, tavşanlar kafe işletirdi. Sokaklarda yürürken her türlü hayvanı görebilirdiniz.
Sabahları köpekler meydanda günün haberlerini okur, horozlar kafelerde sütlü kahve içerdi. Yaz, kış, ilkbahar ve sonbahar fark etmeksizin bu şehir her zaman çok popülerdi. Her cuma, şehir parkında büyük bir müzik festivali düzenlenirdi. Filin trompet gibi sesiyle ayılar davullara vurunca herkes dans etmeye başlardı.
Yarasalar gece nöbet tutar, şehri düzenli tutardı. Hayvan Şehri’nde herkes birbirine saygı duyardı. Tilkiler avukat, fareler ise memur olurdu. Bu şehirde küçük anlaşmazlıklar yaşansa da dostluk her şeyin üstesinden gelir, bu küçük tartışmalar kısa sürede unutulup giderdi. Çünkü burası sevgi ve dayanışmanın şehriydi.
Kim bilir, belki bir gün Hayvan Şehri’ni ziyaret edersin. Belki sana bir koala kahve ısmarlar!
