Hayvan Okulu

Aslanın odasına çağırıldım yani kısaca müdürün odasına. Korktum. Kim korkmaz ki? Sonuçta ben sadece küçük bir sincaptım, karşımdaki ise kocaman bir aslan! Üstelik öğretmenimiz Bay Tilki de yeterince sinsiydi. Sınavda bize “Fiil kök sormayacağım.” demişti ama mis gibi fiil kök sormuştu. Off! Hep güçlüler önemli rollerde oluyor zaten.

“Sincap, Sincap! Seni çağırıyorlar. Hadi, aslanın odasına!” diyen fare arkadaşım beni dalgınlığımdan uyandırdı. Az kalsın unutuyordum. Hemen ayağa kalktım ve müdürün odasına gittim. “Merhaba, Sincap. Şuraya otur.” dedi aslan. Titreyerek yerine oturdum ama aklımda bir soru vardı: “Neden hep en güçlüler büyük rolleri alıyor?”

Cesaretimi topladım ve sordum: “Şey, Aslanım… Neden hep güçlüler büyük, önemli rolleri alıyor? Güçle mi ilgili?” Aslan gülümsedi. “Hayır, Sincap. Güçle ilgisi yok. Asıl önemli olan çok çalışmak. Güçlüleri görüyorsun çünkü genelde hiç üşenmeden ve pes etmeden çalışıyorlar ama diğerleri, ‘Nasıl olsa başarısız olacağım.’ diyerek pes ediyorlar.”

O an anlamıştım. Azim her şeydi. Aslanla biraz daha sohbet ettikten sonra derse döndüm ve çok çalıştım. Yıllar sonra, mühendislik fakültesini kazandım. Fare arkadaşım şaşkınlıkla “Bunu nasıl başardın?” diye sorduğunda hep aynı cevabı verdim: “Pes etmedim.” Şimdi hayvanlar arasında en bilinen mühendis benim ve aslan benimle gurur duyuyor. Ben de kendimle.

(Visited 2 times, 1 visits today)