İnsanlar hayatlarını sürdürdükleri yerleri önemserler. Örneğin; bazı insanlar metropolün hayatlarını çok sıkıştırdığını, stresli hale getirdiğini söyler. Bazıları ise sakin bir köy ortamında yaşamanın sıkıcı olduğunu ve hayatlarının renkli olamayacağını iddia ederler. Peki sizce bir stres edici etkenlere rağmen yapılabilecek bir sürü aktivite bulunduran metropoller mi, yoksa stresten uzak kafa dinleyebileceğiniz lakin yapılabilecek aktivitelerin, bazı kesimler tarafından, kısıtlı olduğu sakin yerler mi sizin yaşayacağınız, yaşamınızı sürdüreceğiniz yerler olurdu?
Metropolde yaşam kimine göre çok sıkıcıdır çünkü, yaşamlarını sürekli aynı aktiviteye ayırıp zamanlarını boşa harcadıklarını düşünürler. Kimileri de bunların yanı sıra monotonlaşan hayatın kendilerinin mental sağlığını da etkilediğini ve bu nedenle strese ve başka psikolojik sorunlara yol açtığını söyler. Metropollerden ayrılamama sebeplerini de ekonomik ya da ailesel sonuçlara bağlayıp, “Kurulu düzenimiz var.” diyerek geçiştirirler. Kimileri ise metropolün yararlarını açıklarken yaptıkları veya potansiyel olan aktiviteleri sunarak metropollerin sıkıcı, monoton olmadığını iddia ederler. Ayrıca bu aktivitelerin çoğunun psikolojik sağlığı iyi yönde etkilediğini hatta düzelttiğini söylerler.
Bir başka kesim ise köyler gibi sakin yerlerin yapılabilecek aktivite açısından kısıtlı olduğunu belirtip aslında bu eksikliğin monotonluğa yol açtığını söyler ve bu bölgelerde yaşayan insanların nasıl vakit geçirdiklerini anlayamadıklarını ifade ederler. Hatta bazı gençler köylerde yaşayan insanları gerçek olmadıklarını, yapay zekaya ait olduklarını konu edip dalga bile geçerler. Bu kesimin karşıtı insanlar ise bu tür yerlerin özellikle fizyolojik olarak çok verimli olduğunu belirtip hayatlarındaki stresten ve gürültüden kaçmak isteyip bir gün bu yaşam alanlarını tercih edeceğini söyler. Bazıları gerçekten de böyle yapar. Bu yerlerdeki insanların temel gayesi huzurdur. Çocuğuna bakarken huzurlu olmak ister anneler; ya da oğlunu büyütürken koşmasını, oynamasını, serbest olmasını ister babalar. Güçlü komşuluk ilişkileri isteyenleri ve çiftlik hayatına ilgi duyanları da göz ardı etmemek lazım. Anlayacağınız üzere metropolü seven kadar köyleri sevenler de var ve bu iki grup da azımsanmayacak kadar büyük.
Benim gayem ise ne metropolün gürültülü ama eğlenceli sokakları, ne de köylerin ıssız hatta kimilerine göre sıkıcı ama huzurlu toprakları. Benim için metropolden uzak lakin kendi içinde gelişmiş, kendi kendine yetebilen yerlerdir yaşanılabilecek topraklar. Bu yerlerin metropoller aksine çok gürültüsü yoktur, ama eğlencelidir. Köyler kadar güvenilir ve huzurlu olmanın yanı sıra yapılabilecek aktivite de çoktur. Huzurlu bir günde kahveni yudumlayıp manzarayı izlerken ertesi gün arkadaşlarınla bir mekanda buluşup sohbet edebilir, oyun salonlarına gidebilir ya da parklara gidip sosyalleşebilirsiniz. Bu tür yerlerde insanlar birbirini tanımaz ama herkes mutludur, kimse kimseye saygısızlık yapmaz.
Yani demem o ki, benim için ikisinin tam ortası olmalıdır. Bence en ideal olanı ne büyük ne de küçük olanıdır. Benim istediğim yerlerin de dezavantajları olabilir ancak benim için görünürde her şey mükemmel. Belki de insanlar kendilerini en tatmin edecek yerler için biraz düşünmelidirler.
Orkan Selçuk