Bu okula başladığım ilk gün, benim için bazı şeylerin değişmeye başlayacağını hiç düşünmemiştim. Belki de bu değişim yüzünde okula alışmakta zorlandım. Sonuçta sekiz yılımı eski okulumda geçirmiştim ve oraya alışmıştım. İlk gün okulda tören yapılırken bile kendimi oraya karşı yabancı hissetmiştim ve tedirgindim. Hazırlık-A sınıfında olduğumu öğrenince sınıfıma gitmiş ve Asmin’ in yanına oturmuştum. Sınıfımda tanıştığım ilk kişi oydu. İlk ders Speaking idi, hocamız içeri girip konuşmaya başladığında ise etrafa boş boş bakıyordum.Çünkü dediği hiçbir şeyi anlamıyordum. Son iki derste yapılan deneme sınavından sonra eve dönerken kendimi allak bullak hissediyordum, mutlu değildim. Halbuki eski okulumda çok mutluydum ve orayı çok özlemeye başlamıştım. Hazırlık sınıfında olmak ve her dersin İngilizce olması beni çok zorlamıştı. Çünkü derslerden hiçbir şey anlamıyordum. Ve tüm yılın böyle geçeceğini düşünüyordum. Sonra karşıma IGCSE diye bir sınav çıkmıştı. Daha adını bile söyleyemediğim bu sınav hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Ne zaman olacağı , nasıl olacağı gibi.
Arkadaşlarım dokuzuncu sınıfa giderken benim hazırlığa gitmem tuhaf geliyordu. Çünkü üniversite sınavına bir sene geç girecektim. Buda beni tedirgin ediyordu. Kendi kendime şu soruyu soruyordum : ” Acaba bu okula gelmekle doğru bir karar mı verdim ?” ve cevabını bulamıyordum. Bu okulda yapılan eğitim , disiplin kısacası her şey bambaşkaydı ve bunları hayretle izliyordum. Her öğretmen bizim bir şeyler öğrenmemiz için elinden geleni yapıyordu. Sadece derslerini yapıp , ödev veren öğretmenlerden değillerdi. Tabii ki dersi işliyor ve ödev veriyorlardı ama bu ödevler bizim bir konu hakkında düşünmemiz ya da yaratıcı olmamız konusundaydı. Sınıf öğretmenimizin Zeynep Hoca olmasından dolayı çok şanslıydım. Bize ilk dersinde söylediği sözü şu anda bile hatırlıyorum “Herkes İngilizce öğrenebilir. “
Birçok öğretmen öğrencilerini notla korkutur. Örneğin : “Şunu yaparsan sözlüne sıfır girerim .” gibi ve ben tam da bu sistemden geldim .Derslerime Zeynep Hoca girdiğinde şaşkınlığa uğradım. Onunla dersler eğlenceli geçiyordu, dersleri anlatmak yerine onlarla alakalı oyunlar ya da etkinlikler yapıyorduk. Bizi hiçbir zaman notla korkutmadı onu sevmemin bir nedeni de bu. Çünkü bir öğrencinin ödev yapma amacı kendine bir şeyler katmaktır diyordu ve bu şey maalesef ki zorlamayla olmuyor demişti ve bence çok da haklıydı. Bize dersler dışında da rehberlik yapması çok hoşuma gidiyordu.Çünkü bilmediğim birçok yeni şey öğreniyordum. Hayatımda olan insanlara nazaran onun kişiliği, davranışları çok farklıydı. İyi ki onunla tanışmışım.
IGCSE sınavının ilk basamağına da bu yıl girmiştim. İlk gireceğimiz ders :Türkçe idi. İlk başlarda korkuyordum çünkü bu sınav daha önce girdiğim sınavlar gibi değildi , bizi düşündürmeye teşvik ediyordu. Ama zamanla buna da alıştım. Tuğba Hoca bizi sınava hazırladı ve bize gerçekten çok destek oldu . Kim ne yanlış yaptıysa o kişiyle yaptığı hata hakkında konuşuyordu ve bu sistem bizim için çok etkili oluyordu. Yaptığımız yanlışları öğreniyorduk ve bunları bir daha yapmıyorduk . Örneğin ben daha önce yazdığımız bir kompozisyonda “tabii ki de ” kalıbını kullanmıştım ama tabii ki de kalıbının birlikte kullanılmadığını öğrendim. Bu sınav dışında her ay düzenli olarak blok da yazıyorduk . Bu okulda birçok yeni şey yapıyorduk ve burası beni birçok anlamda geliştirdi. Daha önce söylediğim : ” Acaba bu okula gelmekle doğru bir karar mı verdim ? ” sorusunun cevabı tabii ki evetti.