Bazen oturup düşünüyorum ve kendimi yine aynı çıkmazlarda buluyorum. Hayatımda son bir sene içinde yüzden fazla kişi geldi geçti. Ancak çoğunu anlatacak üç kelime bile bulamazdım. Bu kadar az tanıyordum. Bu insanlar bazıları arkadaşlarım, bazıları arkadaşlarımın sevgilileri, bazıları ise hayatıma girmek için her şeyi yapıp ardından bir anda her şeyi silebilen vasıfsız insanlar.
Gelelim gecenin bir saatinde neden bunları düşündüğüme. Beni gece gece yıldızların altında bunları düşündüren insanlara lafım. Neden hayatımı bir hiç uğruna kendi çapınızda mahvettiniz! Kendi çapınızda diyorum çünkü kimse benim hayatıma karışamaz, sadece hayatımda “virgül” olabilirler yani zamanı geldiğinde daima noktayı ben koyarım. Yıldızların altında demişken aklıma gelen şarkıyı biliyorsunuz değil mi? Evet, hatta grubun adı “Kargo” doğru bildiniz. Ne güzel şarkı, açıp dinleyesim geldi hatta açsam iyi olacak.
Kaldığımız yerden devam edelim. Yıldızların altında tatlı tatlı hayaller kurmak varken ben neden beş para etmeyen çevremdeki insanların canımı sıkmalarına izin veriyordum ki? Gelin en başından size anlatayım… Yaklaşık bir hafta önce en yakın arkadaşım Ece, yan sınıftan bir çocuğa aşık olduğunu söyledi. Ne güzel demi lisede böyle olaylar nasıl sarıyor bilemezsiniz. Gerçi hatırlıyorsanız lise hayatınız ne mutlu size! Ece, çocukla yaklaşık bir aydır konuşuyormuş ve sözde en yakın arkadaşım bana bunu üç hafta sonrasında söyledi. Burda bir terslik yok mu sizce de? Bir kızın bırakın böyle bir bombayı herhangi en ufak bir şeyde koşturarak kankasının yanına gidip anlatması gerekir yoksa içinde patlar ve ölür. Şaka bir yana, ciddi anlamda böyle bir olayın iki sonucu olabilir: ya erkek kızı en yakın kankana bile anlatma diye bir şeyle tehdit etmiştir ki yine de çok işe yaramaz, ya da kızın başka bir “kankası” vardır. Tabii ki bu hikaye de en kötü olan olay başımıza geldi. Ece’nin en yakın arkadaşı ben değilmişim artık! Düşünsenize siz ona her şeyi anlatıyorsunuz, her şeyinizi biliyor, ancak o gidip başkasına her şeyini anlatıyor ki size “her şeyimi seninle paylaşıyorum” demesine rağmen… Bir insan nasıl bu kadar iki yüzlü olabilir bilmiyorum. Zaten bu olayları duyduğum hatta fark ettiğim an Ece’yle olan bütün iletişimimi kestim.
İşin özü tıpkı bunun gibi onlarca olay yaşadım ve artık daha az canımı yakmaya başladı. Adaptasyon geçiriyorum adeta. Asıl gelelim hikayenin sonucuna; Ece bana gelip okulda tam bir yüzsüzlük abidesi olarak “kendin kaybedersin!” dedi. Ben ne dedim biliyor musunuz? “ Ben seni kaybetmedim Ece, senden vazgeçtim. İkisi farklı şeyler, bir şeyden vazgeçmek, her zaman kaybetmek anlamına gelmez.”
(Visited 53 times, 1 visits today)