Herkese selam! Bu yazımda sizlere geçen gün gördüğüm süper,komik ve maceralı bir rüyamı anlatacağım. Rüyamda okula gidiyordum. Hava soğuk ve bulutluydu. Kasvetli bir pazartesi gününde her normal gün gibi yine arkadaşlarım ellerinde telefonla sınıfa yayılmışlardı. Bu günlerde çok popüler olan oyunu oynuyorlardı. Sıkılmış bir biçimde günaydın dedim. Ve çantamı sandalyeme astım. O sıralar başıma -özellikle sinirlendiğim veya korktuğum zaman- tuhaf olaylar geliyordu. Mesela bir arkadaşıma sinirlendiğim an çocuk takılıp düşüyordu. Ya da babam beni korkuttuğunda eşyalar çevremde toplaşıp kalkan oluşturuyorlardı. Okuldaki çoğu kişi bana deli diyordu ama ben deli olmadığımın farkındaydım. İşte başıma bir olay daha geldi.
Arkadaşlarımdan Asya beni sinir edip duruyordu. Dayanamayıp ”Beni rahat bırak!” diye bağırdım. Asya birkaç adım geriledi. Ve sınıfta dehşet verici bir rüzgar esti. Asya sendeledi ve telefonunu yere düşürüp kırdı. Hemen özür diledim. Neyse ki olgun davranıp özrümü kabul etti. Ve zil çaldı. İlk ders müdür yardımcısı sınıfa geldi ve bugün kampa gideceğimizi duyurdu. Sınıfça çıldırdık. 2. ders yola çıktık. Ama anlamadığım bir şey vardı. Öğretmenlerimiz herhangi bir kamp olacağına dair bir ay önceden bilgi ve dilekçe verirlerdi. Bu işte kesin bir iş vardı ama bu seferlik çok üzerinde durmadım.
Daha yolun yarısına gelmeden ben hariç herkes uyumuştu. Canım sıkılmıştı. Her taraf çok sessizdi. Elimi cama dayadım ve anında geri çektim. Camlar yavaş yavaş donmaya,otobüsümüzün içerisindeki ışık kaynakları güçsüzleşmeye ve sıcaklık git gide soğumaya başlamıştı. Ve anında otobüs durdu,ışıklar söndü. Herkes dışarı çıktı. Dışarıda siyah pelerinli,korkunç yaratıklar vardı. Ben bu yaratıkları biliyordum.bunlar Ruh Emicilerdi! Ruh Emiciler insanın tüm mutlu anılarından sömürüp aklına yaşadığı en dehşet verici anılarını getiren ve bazen insanın ruhunu bile emebilen berbat canavarlardı. Herkesi uyarmaya çalıştım ama sadece beşinci sınıflardan benim gibi potterheadler (Harry Potter Fanları) inandılar. İnanmayanlar ise Ruh Emiciler’in saldırısına uğradılar. Onlardan kurtulmak için bir büyü vardı ama o büyüyü yapabilmek için mutlu bir anıya,gerçek bir büyücü olmaya ve en önemlisi bir asaya gerek vardı. Tam keşke bir asam olsa derken bir ağacın altında tam benim için yapılmış bir asa gördüm. Hızla koştum ve asayı kaptım. En mutlu anım Harry Potter’ı ilk defa gördüğüm anıydı. Ama sihirli sözcükler aklıma gelmiyordu! Sanki aklımı okumuşcasına ”Sihirli sözcükler Expecto Patronum!” diye bağırdı.
Asamı Ruh Emicilerine doğrulttum ve umutla ”Expecto Patronum!” diye bağırdım. Anında asamın ucundan beyaz bir Aygır fırladı.Ruh Emicilere karşı bir kalkan gibi duruyordu. Sonunda ise bir patlama oldu ve tek bir Ruh Emici bile kalmadı. ”Bunu yaptığıma inanamıyorum!” diye bağırdım. Ve bir ışıltı gördüm. Işıltının içinde Harry Potter’ı gördüm! Gözyaşlarıyla Harry’ ye sarıldım. O da bana sarıldı ama yüzünde kaygılı bir ifade vardı. ”Buraya seni uyarmaya gelim Dafne. Çok zamanım yok. Bu kampa gitmemelisiniz! O seni arıyor! Evinize dönmelisiniz! Öğretmenleriniz İmperio lanetiyle yönetiliyorlar. Cesur ol!” dedi ve ışıkla yok oldu. Ben şok olmuştum. Resmen Harry Potter beni uyarmıştı. Okulumuzdaki Muggle -sihirbaz olmayanlar- arkadaşlarımız bir şey anlamamışlardı ama tüm potterheadler beni yaşadığım şoktan çıkartmaya çalışıyorlardı. Tüm öğretmenlerimiz kalmış bizi otobüse tıkıyorlardı. Artık her şey değişmişti.
Sonunda kamp alanına gelmiştik. Şoktan daha yeni çıkmıştım. Şimdiden Kim olduğunu bilirsin sen’in ormana doğru çağrılarını duyuyordum. Arkadaşlarım beni engellemeye çalıştılar ama ben artık kararımı vermiştim. Gidip onu yenecektim. elimde asam ile ormana doğru yürümeye başladım. Korkuyordum ama bunu yapmam gerektiğini biliyordum. Sonunda oradaydım. Voldemort’un karşısında. Asasını bana doğrulttu ve Kedavra Laneti’ni -İnsanı direkten öldüren lanet- yaptı… Be Ben yaşıyordum! sadece alnım biraz sızlıyordu. Voldemort bayılmıştı.
Oradan kaçmak istedim ama ayaklarım sanki kıpırdamak dahi istemiyordu. Sonunda büyük savaş başladı. Voldemort çok güçlüydü ve ben daha birkaç saat önce bir büyücü olduğumu öğrenmiştim. Yeşil ve kırmızı kıvılcımlar her yanı sarmıştı. Bir anlık gözlerimi kapatıp düşündüm. ”Ben kimim? Neden buradayım?” Ama cevapları arkamda duran Harry verdi. ”Sen Dafne Potter’sın! Buraya bütün Dünya’yı kurtarmaya geldin!” dedi. Birden öz güvenim geldi ve gözümü açtım. Expelliarmus büyüm Voldemort’u yenmişti! Harry bana sarıldı ve bana Hogwarts mektubumu verdi! Mutluluktan ağlıyordum. Ve aniden bir alarm sesi duydum. Telefonuma baktım ve servise yetişmek için kurduğum alarmın çaldığını gördüm. Düş kırıklığıyla hazırlanmak için kalktım.
İşte benim rüyam böyleydi. Bu bloğumdan bu kadar. Bir dahaki yazımda görüşürüz,hoşça kalın!