Günümüzde bazı insanlar hayatın ve yaşamanın bir amacı olmadığını iddia eder. Ben bu görüşlerine katılmıyorum.
İçerisinde zorunlu bir şekilde bulunup sağdan sola doğru savrulduğumuz hayat, aslında bir yarış parkuru gibidir. Bizler ise bu yarışa tabi tutulmuş kişiler. Bu parkurda dengede kalmak ise amacımızdır. Daha az düşenler; hayatı yaşamamış, parkurun hakkını vererek yarışmamış olanlardır. Ne kadar düşersen bir o kadar da kalkarsın, bizleri bu yarışta başarılı kılan şey de budur: Kalkabilmek, kalkmaya gücün olması, kalkmak için çabalamak… Pes etmek, düştüğün yerde sürüklenmek kolaydır: Fakat her düşüş yeni bir yarış başlangıcıdır. Yeni bir yarış için güçlenerek kalkmak ise zor kısımdır.
Özetle insanoğlu yaşamı boyunca bir rekabet içindedir: Kendiyle ve diğerleriyle. Bu rekabette birinci gelebilmek hayatın gerekçesidir. Düşüp de kalkamadığın zamanlarda, beyninde çıkan o hakiki çatışmada galip gelmek, seni sonsuz zafere ulaştıracak elbet.
(Visited 2 times, 1 visits today)