Yıl 2098, Joanna elinde telefonla birlikte sabah koşusu yapıyordu. Bir yerde durup etrafını çekti ve günümüz İnstagram’ına benzer bir programa girdi. Önüne gelen herkese 5 yıldız verip geçiyordu. Eve gitti, duş aldı. Aynanın karşısına geçip gülmeye başlamıştı. Her 5 saniyede bir kahkaha atıyordu. Meğerse gözündeki teknolojik lens sayesinde sosyal medyada kimi ona puan verdiğine bakıyordu ve bu sabah herkese fazla puan verdiği için o da geri fazla puan alıyordu. Öğle yemeği için dışarıya çıktı. Sadece onun elinde telefon yoktu, herkesin elinde telefon vardı ve herkes sosyal medyaya bakıp başka insanları puanlıyordu. Joanna tekrardan her gördüğü paylaşıma 5 yıldız veriyordu. Sonra beklediği kafede kahvesi hazırlandı, kahvesini almaya gittiğinde herkeste olan ve onda da bulunan lensi sayesinde ne kadar Max’i tanımasa da onun bütün sosyal medya geçmişini 2 saniyede öğrenmişti. Max’in sosyal medya puanı 3.7’ydi, Joanna’nınki ise 4.2. Max tam anlamıyla çok iyi bir çalışan gibi davrandı ve çok cana yakın görünüyordu. Max’e uygulamasından 5 yıldız verdi ve Max’te Joanna’ya 5 yıldız verdi. Yarın görüşürüz diyerek Joanna oradan ayrıldı. Kurabiye ve kahvesinin fotoğrafını çekip sosyal medya platformuna yolladı. Sosyal medya da ne kadar olumlu bir yorumla mesajı gönderse de kurabiyeyi de kahveyi de sevmemişti. Ama sosyal medyada ona fazla puan geliyordu ve o bundan hiç şikayetçi değildi. Dünya çok değişmişti, herkes artık puanına göre yargılanıyor, puan hayat felsefesine dönüşmüştü. İnsanlar çok yapmacıktı. Washington’daki hayatından nefret ediyordu ama o yapmacık davranmaya devam etti, çünkü davranmaz ise sosyal medya puanı olumsuz davranmaktan düşecekti ve o bunu göze alamazdı. İş yerinde işini yaparken sosyal medyadan toplanan beğenmelerin bildirimi geldi ve tek bir el hareketiyle onu iş yerindeki bilgisayarına aktardı. Herkes ona 5 yıldız vermişti fakat Jayne isimli sosyal medyada 4.8 gibi yüksek bir puanı olan kadın ona 4 yıldız vermişti. Girip Jayne’in profiline baktı. Profilde gezinirken şirketin temizlikçisi Manchester geldi ve Joanna’ya organik meyve pazarından meyve suyu aldığını söyledi. Aslında herkese aldığını söyledi çünkü tepside bir sürü meyve suyu duruyordu ve kimse almamıştı. Manchester’ın puanı 3.1’e kadar düşmüştü. Joanna bunun normal olmadığını anlayıp bir meyve suyu aldı ve ona 5 yıldız verdi. Manchester Joanna’ya minnettardı. Sonra yanındaki iş arkadaşına dönüp Manchester’in puanının neden bu kadar düşük olduğunu sordu. İş arkadaşı Manchester’in Gordon’dan -şirketin öbür temizlikçisi- ayrıldığını ve o yüzden bu halde olduğunu söyledi. Ve Gordon’un tarafında olduğunu belirtti. Joanna’da sosyal medya puanı düşmesin diye Gordon’un tarafına geçti. Eğer Manchester 2.5’un altına düşerse işini kaybedecekti ve iş arkadaşı Manchester’a 1 yıldız verdi. Manchester telefonuna baktı ve 1 yıldızı iş arkadaşının verdiğini fark etti ve 2 tane gizli hesap açıp Joanna’ya 1 yıldız verdi. Ama Joanna’nın hayalinde bir ev vardı ve haftalık kirası onun için çok fazlaydı. Fakat 4.5 puanına ulaşırsa %20 indirim alacaktı. Bir puan terapistine gitti ve bu konuyu konuştular. Puan terapistine 4.5 puanına gelmesi gerektiğini söyledi. Puan terapisti de bunun ancak 18 ayda gerçek olabileceğini söyledi. Joanna’da daha kısa bir sürede olabileceğini sorunca, puan terapisti de şöyle cevap verdi
“Çevrendeki insanlar biraz ortalama, bunu dediğim için kusuruma bakma fakat biraz daha kaliteli insanlarla sosyal medya da iletişime geçmen lazım. Kaliteli 4’ler gibi. 4.8, 4.9.. Eğer bu insanların dikkatini çekmeyi başarabilirsen 4.5’e çok kısa bir sürede ulaşabilirsin.”
Ertesi gün tam iş yerine girerken Manchester onu karşıladı ve ona 2.4’te olduğunu ve kapının ona açılmadığını söyledi. Sadece birkaç yıldıza ihtiyacı vardı fakat Joanna ne kadar zor olsa da reddetmeyi başardı. Asansördeyken çok yapmacık davrandığı için kaliteli dörtlerden biri ona 3 yıldız verdi. Terapistiyle konuşan Joanna birazcık daha kendisi olması gerektiğini anladı, ve sosyal medyada çocukluğundan kalan “bay rags’ı” paylaştı. ve kaliteli 4’lerden biri ona 5 yıldız verdi! Profiline baktığı Jayne’in zeytin ezmesinden hoşlandığı öğrendi ve eve gider gitmez zeytin ezmesi yaptı. Tam zeytin ezmesi bittiğinde 4.8’lik Jayne aradı ve üstü kirli olduğundan üstüne bir şal atıp hemen çağrıyı açtı. Jayne düğününün olduğunu ve Joanna’nın da düğünde şahit olması istediğini söyledi. Joanna şok olmuştun ve neden kendisini seçtiğini sordu (çünkü Jayne’in etrafı tamamen kaliteli 4’lüler le doluydu). Jayne’de en eski arkadaşımın nikahımda şahidimin olması istediğini söyledi. Joanna kaç kişinin geleceğini sordu. Jayne’de yüzlerce dedi mama bir şey daha ekledi ve 4.7’nin altında kimsenin olmayacağını söyledi. Joanna çok sevinmişti ve bu fırsatı kaçırmadı. Sonra çağrıyı sonlandırdılar ve direk terapistine gitti. Terapisti de şiddetle oraya gitmesini önerdi. Oradan çıkar çıkmaz ev sahibini aradı ve evi almak istediğimi söyledi. Ev sahibi onun 4.2 olduğunu söylemesine rağmen o gine de depozitoyu gönderdi ve eve gidip düğün içi konuşmasını çalışmaya başladı. Konuşmasının iyi olduğunu düşünerek evden çıktı ve taksiye bindi. Takside Jayne’le konuşurken fazla bağırdı ve taksi şoförü ona inerken 1 yıldız verdi ve puanı 4.1’e düştü. Sonra tam uçağa binecekken uçuşunu iptal edildiğini öğrendi Dünya çok değişmişti, herkes artık puanına göre yargılanıyor, puan hayat felsefesine dönüşmüştü. İnsanlar çok yapmacıktı. Başka bir uçakta seçkin koltuk olduğunu öğrendi. Fakat seçkin koltuk için 4.2 puan lazımdı. orada sinirlenip yanlışlıkla çalışana hakaret etti. güvenlik görevlisi geldi ve Joanna’nın 1 tam puanını düşürdü. Joanna artık 3.1 puandı. mutsuz bir şekilde havalimanını terk etti. Blitz şirketine gidip bir araba kiralamaya çalıştım fakat şu anki puanlamasına göre alabildiği araba 2 sıralamalıydı fakat ona rağmen arabayı kiraladı. arabaya bindiğinde Slovakça olduğunu fark etti ve arabadaki sürüş dışında hiçbir özelliği kullanamadı. Gece yarısı sürerken uykusu geldi. ve arabanın şarjı bitiyordu. şarj yerine geldi, fakat arabası eski olduğu için şarj adaptörü ona olmuyordu. oradaki herkese sordu fakat arabası için doğru adaptörü bulamadı. bütün gece orada mutsuz bir şekilde oturdu ve yürüyerek yoluna devam etti. otostop çekse de kimse ona yardım etmiyordu çünkü 2.8’e kadar düşmüştü. yolda susan isimli bir tırcı onu tırına aldı, susan’da 1.4 ‘tü. susan yapmacık değildi. Havalimanında bağırmak nasıldı diye soruyordu çünkü iyi hissettirdiğini biliyordu. susan eskiden onun 4.6 olduğunu açıkladı ve hayatından bahsetmeye başladı. kocası Tom kanserden ölmüştü ve susan eskiden onun tedavisi için her şeyi yapmaya çalışmıştı ve sonra yeni bir tedavi yöntemi buldular. bu yöntemi alabilmek için çok uğraşan susan sonunda başarısızlıkla sonuçlandı. çünkü Tom’un puanı 4.3’tü. ama Tom’a verilecek yatağı 4.4 birine vermişlerdi. Tom öldükten sonra Susan’ın hayatı değişti ve puanı hayat felsefesinden çıkarttı. ne zaman ne isterse yapmaya başladı. çoğu arkadaşının dürüstlüğü ortaya çıkmıştı fakat susan bundan çok zevk alıyordu. Joanna ya da bunu yapmasını önerdi fakat Joanna kabul etmedi. Joanna uyuya kalmıştı fakat susan onu olabilecek en yakın yere bıraktı ve ondan ayrıldı. daha sonra kendini bir karavandan bulan Joanna Jayne tarafından bir çağrı aldı ve Jayne Joanna’nın gelmesini istemiyordu. Joanna’nın puanı 2.4’tü ve Jayne Joanna’yı istemiyordu. oysa ki Joanna Jayne’i en eski yakın arkadaş olarak çağırdığını sanıyordu fakat Jayne artık Joanna’yı bir hiç olarak görüyordu. Joanna karavandan atılmıştı ve kafayı sıyırdı, yola atlayıp bir araç bulmaya çalışıyordu. köprünün altında motor süren bir adamdan motorunu isteyip son hız düğüne gitmeye başladı. intikam istiyordu. Honeysuckle’a geldiğinde bir sürü güvenlik görevlisi onu karşıladı minimum giriş puanı 3.8’di fakat o ormandan gizli bir yol bulup girmeye çalıştı, bataklığa düştü.giriş yolu bulmuştu ve jayne’in ona verdiği elbiseyi giydi. sırada şahitlerin konuşma zamanı gelmişti, damat konuşmasını bitirince sahneye daldı mikrofonu eline aldı, ve konuşmasını yapmaya başladı. kötü bir konuşma yapmadı, fakat damatlar onu almaya gelirken eline bıçak çekip onları korkuttu. içeri güvenlik girince düğün masaların etrafında koşuşturmaya fakat elinde mikrofonla konuşmaya devam etti. ve herkesin ortasında jayne’in Paul’u aldattığını söyledi. ve güvenlikler onu oradan çıkartırken normal konuşmasını yaptı. onu bir karakola gönderdiler ve gözaltında alındı. gözlerindeki lensler de alındı. artık yapabileceği bir şey yoktu. artık mutsuz değildi ve yapmacıklardan kurtulmuştu. aslında onu istediği hayat buydu. hapishanedeki hayatı ona daha yakın gelmişti. uzun bir süreden sonra gerçek kahkaha atıyordu. yandaki hapis hücresine baktı. hücrede başka bir adam vardı. birbirleriyle atışmaya başladılar ve onlara göre bu çok eğlenceli ve rahatlatıcıydı..