Şu hayata gözümüzü ilk açtığımızdan itibaren büyümeye başlarız. Her adımda başka şeyler öğreniriz. Önce gözlem yaparız sonra beynimiz neyi yapıp yapmayacağını neyin tehlikeli olup olmadığını tespit etmeye başlar. İşte o zamandan başlarız öğrenmeye. Başlarız küçüklükten öğrenmeye sonra ne olur peki 12 yıllık eğitim öğretim hayatımız sona erdikten sonra buna doğru orantılı olarak öğrenme hayatımız da sona erer mi?
Hani diyoruz ya hayat bir sınav diye. Yanlışlarımızdan ders çıkarmak zaten bizim öğrendiğimizin bir kanıtıdır. İster sınavlar olsun ister olmasın. Zaten attığımız her adımda bir bilgi çukurunun içine düşüyoruz. Ayrıca elinde kitapla yürüyenler öğrenir bizden geçti artık diyenler bile öğrenir. Kısacası hayatın her evresi bir o kadar değerliyken aynı zamanda farklı şeyler katar bizlere.
Doğru belli bir yaştan sonra bedenimiz 16 yaşındaki bir gencin bedeni kadar dinç ve sağlam olmayabilir, fakat beden ile beyinin çalışma şekli ters orantılıdır. Bedenimiz yaşlanırken duygularımız hala bir genç kalır ve hala eskisi gibi her şeyi öğrenmek isteriz. Böyle içi öğrenme aşkıyla dolu o kadar çok insan var ki…
Her öğrendiğimizden ders çıkarırız ve işte o zaman gerçekten büyüme evresinde oluruz. Ne kadar çok şey öğrenirsek o kadar çok bilgiye aç oluruz. Ayrıca öğrenmek sadece okumaktan yazmaktan ibaret de değildir. Hayatı öğrenmek bir marifettir bence. Evet doğru ağaç yaş ilen eğiliyor olabilir yani, küçükken beynimiz şu anki beynimizden daha daha tazedir ve öğrenmeye aynı zamanda bir şeyleri fark etmeye daha yatkındır. Fakat hayat bir sonsuzluktur aslında. İçinde kaybolduğumuz, yeni şeyler öğrendiğimiz düşüp kalktığımız ,bazen bıktığımız , bazen mutluluktan havalara uçtuğumuz bir sonsuzluk denizi gibi.
Hani şöyle bir söz vardır ya: Bilmemek değil öğrenmemek ayıptır. diye kesinlikle doğru. Bence bütün insanlar hayatları boyunca yeni şeyler öğrenmekten kaçınmamalıdır. Her yaşta her şekilde öğrenilebilir. Yeter ki içinizde bir istek olsun. Asla ama asla pes etmeyin hayatın tadını çıkarmaya bakın.