İnsanlar doğar, büyür ve zaman ilerledikçe gelişmeye başlarlar. Doğduğumuz anda karakterimiz oturmasa da ilerleyen yıllarda oluşan bu karakter ve oluşan hisler kişiliğimizi ön plana çıkarır. Her bir insanın birbirinden farklı olmasının sebepleri arasında karakter değişikliği de bulunmaktadır. Bireyin iyi ve kötü düşünceleri onları ön plana çıkarır ve hayata atılmalarına yardımcı olur.
İyilik, hiçbir karşılık beklemeksizin yapılan yardımların tümüne verilen bir terimdir. İyilik bir insanda olup diğer insanda var olmayan bir şey değildir. Aslında herkeste vardır fakat nasıl kullanıldığı esastır. İyilik sokakta bulunmaz, iyilik insanlardan öğrenilir. İnsanlar birbirlerine iyilik yaptıkça iyilik çoğalır ve insanların rutin olarak hayatlarında yapması gereken bir etken oluşabilir. Yaptığımız iyilikler bizi bilinçlendirir ve seviye olarak bizi bir üst kademeye taşıyabilir. Cesare Pavese’nin “Kendimizi üst seviyeye çıkarmanın emin bir yolu, başka birinin üst seviyeye çıkmasına yardımcı olmaktır.” sözü de bu düşünceye destek kazandırmaktadır.
Bir diğer yandan, her iyilikte bir kötülük vardır ifadesinde de olduğu gibi kötülük, maalesef hayatlarımız olan bir husustur. Kötülük, genellikle insana bir türlü zarar verecek davranış veya söz olarak tanımlanmaktadır. Kötülükler karşıdaki insana olan kin veya öfke sonucunda yapıldığı düşünülürken bencillik, cahillik, menfaatçilik ve ihmalkarlıkla da ilişkilendirilmektedir. Kimin ne hissettiğini veya nasıl düşündüğünü umursamadan yapılan kötü hareketlerin sonucu her zaman göz yumularak karşılanmayabilir. Bu kötülükler belirli bir seviyeyi aşmış ise belirli cezalandırmalar uygulanmaktadır.
Her durumda kendi isteklerini ifade edebilen insan oğlu, iyilik veya kötülük yapmayı da kendisi tercih etmektedir. Kurulan arkadaşlıklar ve içinde olunan aile ortamı da verilen tercihleri doğal olarak doğrudan etkilemektedir. Arkadaşlıklarda yapılan hareketlerde iyilik veya kötülük hangisi daha ağır basıyorsa kişi ona daha çok yönelmektedir.
E atalarımızın boşuna dememiş üzüm üzüme baka baka kararır diye. Aile içinde verilen kararlar sonraki nesiller için çok önemli bir etkendir. Örneğin, ailenin fazla olan veya giyilmeyen kıyafetleri yardım kurumuna bağışlaması gibi herhangi bir iyilik çocuk tarafından görülür ve kendi hayatında da yapmaya başlayabilir, sonuçta çocuk anne babasından gördüğünü yapar.
Tek etkenler bunlardan ibaret diyemeyiz tabii ki, insanların bilinçli olması aslında en büyük anahtardır, yapılan iyilik veya kötülüklerde olan niyet bireylerin kişiliklerini ön plana çıkarır. Oyun gibi de düşünebiliriz bunu, bu dünya oyununda iki seçeneğin var bir tarafta insanları düşünen ve iyilik yapmayı tercih eden diğer bir tarafta, içinde kin, öfke barındırarak yapılan kötülükler… Seçim bireylerindir nede olsa insan kendi kaderini kendi belirler.