Hayat Kurtarıcı Sorular

Yine sıradan bir gün olacağını düşünen ben yatağımda uzanmış kitap okuyordum. İlkokul arkadaşları olarak Ömer’e akşam doğum günü sürprizi yapacaktık. Ömer çok akıllı, saygılı, yetenekli bir çocuktu. Hala kendisiyle görüşüyoruz. Ömer’e bütün sınıf olarak para toplayıp çok güzel bir basketbol ayakkabısı olan Kyrie serisinin 6. ayakkabısını almıştık. Onun hiçbir şeyden haberi yoktu, sadece akşam ikimizin buluşacağını sanıyordu. Ama buluşamadan olaylar oldu.

Arkadaşlar arasında yapacağımız şeyleri mesajlaşarak tekrar gözden geçirdik. Plana göre, saat 5’te Yağız ile birlikte Ömer’in evine gidecektik. Ömer’e süpriz olarak Yağız’ı getirdiğimi söyleyecektim. Sonra da birlikte korku evine gidecektik. Diğer arkadaşlarımız da bizi korku evinde bekleyeceklerdi. Yerimizi çoktan ayırtmıştık ve çok eğleneceğimizi düşünüyorduk.

Saat 4 gibi Yağız ile buluştuk ve Ömer’in evine doğru yola çıktık. Eve geldiğimizde kapıyı çaldık ama açan olmadı. Annesi ve babasının işte olduğunu biliyorduk. Fakat Ömer’in evde olması gerekiyordu. Telefondan onu aradık ama açmadı. Evinin karşı tarafındaki basketbol sahasına baktık, ama orada da yoktu. Belki banyodadır diye beklemeye karar verdik. Saat 5.30 olmuştu ve hiçbir şekilde Ömer’e ulaşamadık. Tekrar onu aramak için telefonumu çıkardığımda beni bir gizli numaranın aramakta olduğunu gördüm. Arkadaşlarımın işletmek için aramış olduğunu düşünerek telefonu açtım ve hoparlöre aldım. Tanımadığım kalın bir ses “Arkadaşının hayatı senin ellerinde, soracağım soruları bilirsen onu kurtarabilirsin” dedi. Arkadan Ömer’in yardım edin diye bağırdığını duydum. Önce bunun bir şaka olduğunu düşündüm. Takvim de beni destekliyordu: 1 Nisan. Ama sesler çok gerçekçiydi. Telefonuma bir fotoğraf geldi. Fotoğrafta Ömer elleri, bacakları bağlanmış bir şekilde duruyordu. Yağız ile ben şok olmuş durumdaydık. Bunun bir şaka olması için dua ediyorduk. Sonra adam tekrardan konuştu: “Evet, ilk sorumuzla başlayalım. Yapıya dayalı bir anlatım bozukluğu ismi söyle.” dedi. Özne eksikliği dedim ve soruyu bildim. “Sıra ikinci soruda. Türkçe dersindeki bakış açılarını say.” Kahraman bakış açısı, ilahi bakış açısı ve gözlemci bakış açısı dedim ve yine doğru yaptım. “Üçüncü sorumuza geldik.  Yalın benzetmenin diğer adı nedir?” Teşbih-i beliğ cevabını verdim ve doğru bildim. “Dördüncü sorumuz: Dolaylama nedir?” diye sordu. “Anlatımı daha güçlü ve etkili kılmak amacıyla tek sözcükle anlatılabilecek bir varlık ya da nesnenin birden çok sözcükle dile getirilmesidir.” dedim ve yine doğru yanıtladım. “Son sorumuza geldik, eğer bunu da bilirsen arkadaşın serbest kalacak. Ek eylemin olumsuzu nedir?” dedi. Benim cevabım da “değil” oldu ve doğru bildim. Aklımdan iyi ki Edebiyat dersimi iyi dinlemişim diye geçirdim. Sonra bana “Tebrikler Mert, soruları doğru bilerek arkadaşını kurtarmayı başardın. Beni tanıdın mı?” dedi. O an sesini değiştirmiş olan Tuğba Hoca olduğunu fark ettim. Niye böyle bir şey yaptığını sordum. O da arkadaşın anlatsın dedi. O sırada Ömer evden çıktı ve yanımıza geldi. Yağız ile ona çok kızdık. Bunu nasıl bize yaptın dedik. Bize Tuğba Hoca’yı tanıdığını söyledi ve bana bir oyun oynamak için böyle bir şey yaptığını söyledi.

Onu şaşırtma sırası bizdeydi. Korku evine gittik ve orada diğer arkadaşlarla sürpriz yaptık. Hediyesini çok beğendi ve hepimize teşekkür etti. Korku evi de çok eğlenceliydi. Gerçekten hayatımın en garip gününü yaşamıştım. Eve dönerken telefonum çaldı. Arayan gizli numara, telefonu açtım ve gelen ses “Selam Mert, annen elimde, onu kurtarmak ister misin?”dedi…

(Visited 110 times, 1 visits today)