Hayat Bir Irmaktır

 Hayat aynı durmadan akan, upuzun, üstüne barajlar yapılmış bir ırmak gibidir. Irmak hayatımızı,  ırmağın uzunluğu ömrümüzü, barajlar engelleri, ırmağın er geç kuruyacak olması ise ecelimizi temsil eder. Her birimizin barajları ırmağımıza yön verdikçe ortaya çıkar. Barajlarda yapacağımız seçimler ise yeni barajlara yön verir. Peki biz hayatımıza neye göre yön veriyoruz?

 Dünyada her dakika hatta her saniye yeni olaylar yaşanıyor ve bu olayların ardından insanların duyguları, düşünceleri, yorumları geliyor. Yaşanan tüm kötü olayların, başarısızlıkların ardından şu ikisini duyabilirsiniz: ” Zaten bir şey ters gidecekse mutlaka ters gider!” ve ”Dilediğin şeyi evrenden isteyip pozitif düşüncelerle yaklaşsaydın hedefine ulaşırdın.”. Bu yorumlar neleri ifade ediyor?

 ”Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir.”. Sizce de bu söz hayata karşı çok karamsar bir bakış açısı sunmuyor mu? Amerikalı mühendis Edward A. Murphy tarafından ortaya atılan bu düşünce, Murphy Kanunları’nın temelini oluşturuyor. Giriş paragrafındaki örnekten faydalanacak olursam, Murphy’e göre ırmak çok şiddetli akarken teker teker geçtiğimiz her baraj karşımıza bir başka baraj çıkarır ve bu döngü ırmak kuruyuncaya değin devam eder. Ancak Murphy Kanunları, bizlere ne barajları ortadan kaldırmak için ne de barajları aşmak için bir çözüm önerisi sunar.  Bu bakımdan Murphy Kanunları’nın yapıcı olmadığı varsayımı ortaya konulabilir ancak bu kanunlardan bir işi yapmadan önce en kötü olasılıkların da düşünülmesi ve bunlara göre tedbir alınılması gerektiği çıkarılabilir.

 ” Günlük hayatta karşılaştığımız kötü durumlar Murphy Kanunları’nı desteklemez mi? ” diye soruyor olabilirisiniz. Elbette günlük hayatta kötü durumlarla karşılaşabiliriz. Yine de bu kötü durumların hep tekrarlanacağını ve hayatta asla iyi bir şans yakalayamayacağımızı düşünmek saçma gelmiyor mu kulağa?  Ayrıca hayattaki engelleri birer sorun olarak görüp görmemek bize kalmış bir şeydir. Sonuçta karşılaştığımız her engel bize bir şey öğretir. Hayatımızı Murphy Kanunları’na göre şelillendirirsek engellerin bize kattıklarına değil de engellerin sonsuzluğuna odaklanmış olacağımızdan aynı hatatları tekrarlar, hayattan zevk almayı unuturuz. Bu durum çok kötü değil mi?Özellikle de gençlerin karamasarlığın ağına takılarak kendilerine hayatı zindan etmeleri çok üzüyor beni. Tıpkı Mark Twain’in dediği gibi: ”Genç bir karamsarın görüntüsünden daha acıklı bir görüntü olamaz.”.

 ” Hayata iyimser bakmaya teşvik eden, sorun değil çözüm odaklı olan bir bakış açısı yok mu? ” dediğinizi duyar gibiyim. Çekim Yasası sorunuzun en doğru cevabı. Bu yasaya göre evrendeki her şey enerjiden oluşur ve bizler düşüncelerimizle evrene enerji yayarız. Olumlu düşünceler olumlu düşünceleri çekerek olumlu sonuçları doğururken olumsuz düşünceler bunun tam tersini doğurur. Buradan başımıza gelen her şeyi bizim kendimize çektiğimiz sonucunu çıkarabiliriz. Murphy Kanunları’nın aksine kontrol tamamen bize aittir.

 Çekim yasasının Murphy Kanunları’na göre biraz daha derin ve inanca bağlı olduğunu fark etmişsinizdir. Çekim yasasına göre her şeyin başı inanmaktır: evrenin enerjisi olduğuna inanmak ve evrenin isteklerimize cevap vereceğine inanmak gibi. Bu yüzden çekim yasası nesnellikten uzaktır ve kişinin yalnızca ruhani açıdan tatmin olmasını sağlayabilir.

Sonuç olarak, bu iki yasa da nesnellikten uzak. Bu demek oluyor ki bu yasalara uyup uymamamızın bir şeyi etkikeyip etkilemeyeceğini bilemeyiz. Öznel olan şeylerin kişisel şeyler olduğunu da unutmamak lazım. Bir başkasının inandığı ve uyguladığı çekim yasasına siz inanmayabilirsiniz. Nihayetinde günlük hayatımızda yaptığımız davranışlar tamamen kendi irademize kalmış durumda. Yaşadığımız olumlu ve olumsuz olaylar, ne çekim yasasının sonucu ne de Murphy kanunlarının. Yaşadığımız her şey, aklımız ve irademizle verdiğimiz kararlarla yaptığımız davranışlarımızın sonucudur. Hayat rehberimiz kendi aklımız ve düşüncelerimizdir.

 

 

 

 

(Visited 120 times, 1 visits today)