Benimkisi kasik bir yaşam öyküsü”ydü”. Küçük dikkatsizliklerin ve hataların sonucunda oluşan büyük yaşananlar dışında. Düşündüğünüz üzere hayatında birtakım sorunlar yaşamış bir genç kızın hikayesi bu. Ben hayatını dansa adamış bir kızım. Tabii öyle zengin bir aileden gelme olarak özel hocam falan yoktu benim. Zaten öyle bir şeye de gerek yok. Fakat fakir bir aileden ışık gibi doğan başarı hikayesi de değil. Normal büççeli bir ailem var ve ben de onların küçüklükten beri dansın içinde yaşayan kızlarıyım. Müziğin içindeki seslerle içimden gelerek sürüklenen ve müziği hissederek tüm bedenimi istemsizce müziğe veren bir kızım. Sanırım dans benim ruhumu yaşanmışlığın hüznünden ve üzüntüsünden temizleyen hayatımdaki çok büyük bir etken. Dansı yetenek için ya da bir şey uğruna yapmıyorum. Sadece içimden gelen bir şey bu. Beni rahatlatıyor ve tüm üzüntümü alarak içime çekiyor. Ve sonunda yıllardır beklediğim balonun olacağı seneye mezuniyet senesine geldik. Fakat öyle bir seneymiş ki aksilikler bitmiyor.
Ben okulu dans anlamında temsil eden grubun içindeyim. Dans yarışmalarına katılan o meşhur yetenek grubu. Birkaç kez yapılan yarışmalar oldu ve bunlarda anlattığım gibi kendimi müziğe verip, gözlerimi kapayıp dans etmiştim. Ben kareografi insanı değilim. Bana doğaçlama dans yaptırılmalı. Ki zaten yarışmalarda bununla kazanıyorum. Kazanmak için değil kebdimi rahatlatmak için girdiğim yarışmalarda.
Seneye kocaman bir aksilikle başladım. Gözlerimi açtığım andan mı başlasam yoksa olay anından mı? Her zamanki gibi okul yolunda bisikletimle ilerliyordum. Kulağımda kulaklık bisikletle bir o yana birbu yana eğimli eğimli gidiyorum ki bu da benim müziği duyunca oluşan dans tutkumun ürünü. Fark etmeden müziğin hissine kapılıp gözlerimi kapadım ve o kapayış o kapayış oldu. Neden mi? Fazlasıyla müziğin ritmine kapılarak bisikletimin yönü bozuldu ve kafam öne doğru müthiş bir kuvvetle ilerledi. Ve gözümü son kez açmamla beraber bisikletten havaya uçan parçaları gözlerimde hissetmem bir oldu. Göremiyordum ve evet kaza yapmıştım. Çevredekiler ambulansı aradılar. Bense küçücük bir hata yüzünden yaptığım kazanın hayatıma mal olma olasılığını düşünmekten kendimi alamıyordum. İçimden gelen ağlama hissi gözümdeki acıyla çakışıyordu. Gözümden gelen aşırı bir acı vardı. Ağlayınca daha çok acıyacağından emindim fakat istemsizce gözlerim dolmuştu. Gözlerim dışında fena sert bir şekilde düşmediğim için vücudumda herangi bir kırık yoktu fakat bisiklete sürtünüp kanayan yerlerim elbette vardı. Bacağımda da kırık yoktu fakat incinme vardı. Fakat bunlar gözlerimin acısının yanında bir hiçti. Aklımda kör olma korkusu içimi yiyip bitiriyordu. Kendinizin hiç yaşamayacağınızı düşündüğünüz birşey başınıza gelince buna inanamıyor ve umudunuzu sonucu doktordanduyana kadar yitirmiyormuşsunuz. İnanamıyordum. Öte yandan cebimden fırlayan telefonumdan duyduğum kadarıyla hala klasik müzik sesi geliyordu. Telefonumun ne halde olduğunu bilmiyordum fakat anladığım kadarıyla kulaklıkla birbirinden ayrılmıştı ve ortamın stresini ve benim içimdeki acıyı azaltan klasik müzik açığa çıkmıştı. Etrafıma toplananları ve etrafımdaki stresi vesayre hissedebiliyordum ama odaklandığım tek şey müzikti. O an hissettiklerim , acı korku, endişe ama öte yandan rahatlama hissi, hepsini bir arada yaşıyordum. Ve evet şimdi tahmin edeceğiniz üzere gözüm görmüyor. Görebilecek bile denilmeyen gözüm ise sadece ışık hüzmesini algılayabiliyordu. Şimdilik. Seneye aksilikle başladım demiştim ama zaten hala senenin başındayım. Sadece olaydan 1 hafta geçti ve bir gözüm hakkında kesin teşhis konuldu. Peki dans ne olacak? Benim de bu bir hafta içinde en çok düşümdüğüm buydu. Okula gittiğim bir günde arkadaşlarımın şaşkınlığı beni çok üzüyordu. Büyük bir pişmanlık içindeydim fakat hiçbirşeyin beni danstan uzaklaştıramayacağına emindim. Bundan dolayı biryerimin sakat kalmadığına ya da kulağımın duyduğuna şükrettim. Çünkü müzik ve danssız yaşamayacağımı biliyordum. Okulda şaşıranlar oldu tabiki. Bunların arasında baloda beraber dans etmeyi planladığımız erkek arkadaşım da vardı. Anladığıma göre benden soğumuştu. Bu beni aşırı derecede üzüyordu. Onla ilk olarak okulda, benim dans gösterimde tanışmıştık. Beni ayağa kalkıp alkışlamıştı ve sonra onun da bir dans tecrübesi olduğunu fark etmiştim. 2 sene önce caz dansla uğraşmıştı. Birkaç kez dans yarışmalarında parknerim olmuştu. Kazanın ardından bir hafta daha geçti arada sırada okula geliyordum. Benle başlarda çok fazla ilgileniyordu fakat artık benden soğuduğunu anlamaya başlamıştım. Senenin başından beri balodaki dans yarışmasına hazırlanıyordum ve balodaki dansımdan ödün vermeyecektim. Gözlerimin görmemesi benim için hiçbir şey ifade etmiyordu. Hala dans edebiliyordum. Tek ihtiyacım olan bir parknerdi. Dengeli dansedebilmem için. Onun ise o olacağından şüphem yoktu. Fakat artık şüphe ediyordum. Ona sorduğumda belirsiz cevaplar veriyordu. Okul ailemle konuşuyordu ve endişeli aileme bu okuldan almamalarını gerektiğini söylüyorlardı. Gözümün görmemesi bana çok büyük engel olmuştu. Hayatım mahfolma düzeyindeydi. Evde deniyordum, dans edebiliyordum fakat parknersiz biryerlere çarpıyordum. En sonunda okuldan alınmıştım ve benim için ayrı bir okul aranıyordu. Balo günü gelmişti. Bir gün önce bana “Baloya gelmelisin”. diye sesli mesaj atmıştı. O demese bile gelecektim. Fakat onun demesi benle dans edeceği anlamına mı geliyordu bilmiyorum. Benden soğuduğunu düşünmüştüm. Korkmuştum ama gitmiştim. Gittiğimde parkneri olduğunu anladım. Fakat yanıma geldi ve “Benimle dans eder misin?” dedi. Daha cevap veremeden kolumu tuttu ve yanına çekti. İçimden gelen tüm sinirimi döktüm. İçimi ona döktüm. İnanmıyordum. “Bu sözler benim ağzımdan mı çıkmıştı?” Diye düşündüm. Engelimin beni ondan soğuttuğunu söyledim. Fakat elini getirerek beni susturdu ve dansa başladı. Beni belimden tutuyordu ve ben kendimi dansa bıraktım. 5dk boyunca bana bir asır gibi gelen dansımızı yaptık. Rüya gibiydi. Göremiyordum fakat herşeyi hissediyordum. Müziğin eşliğinde kendimi dansa bırakmıştım. Dans bitmişti. Ona “Parknerinle neden dans etmedin” diye sordum. “Engelinin olmadığına kendine bu kadar göstermiş olan bir yetenek abidesini, sevdiğim insanı asla yarı yolda bırakamazdım ve bırakmadım. Ben sana soğuk değildim sadece senin için üzülüyor ve endişeleniyordum. Fakat beklentimi boşa çıkarmadın. Seni alkışladığım ilk günkünden daha güzel dans ediyorsun. Dünyaya dansçı olarak gelmişsin. Sonuçta bir insanın bir becerisi kaybolduysa bile öbür becerisi gelişir. Seni bu yüzden seviyorum” dedi ve ben o an hayatı sevdiğimi ve dans yolunda onunla beraber ilerleyeceğimi aklıma kazımıştım.
Hayat Bir Engel Olamaz
(Visited 87 times, 1 visits today)