Ev kelimesi “İçinde barınılacak yapı” diye tanımlanır. Peki sizce, bizler evlerimizin sadece içinde barınabileceğimiz bir yer olmasını mi istiyoruz yoksa daha fazlasını mı?
Herkesin birbirinden daha değişik evlerinin olmasının sebebi nedir? Farklı konumlardaki evlerin ne gibi faydaları ve dezavantajları vardır? İnsan yaşayacağı evi hangi etmenlere dayanarak seçmelidir? İşte bugün bu saydıklarımdan ve kendi kişisel tercihlerimden bahsedeceğim.
Herkesin hayallerini süsleyen bir ev vardır. Kimisinin hayali kocaman bir bahçesi olan, havuzlu, lüks bir ev iken; bir başkasının hayalinde küçük fakat konforlu bir ev vardır. İnsanlar genellikle yaşamak istedikleri evleri büyüdükleri ortama ve zevklerine göre seçerler. Mesela doğduğu
günden beri saray gibi evlerde büyümüş bir insanın tercihinin küçük bir apartman dairesi olmasını bekleyemeyiz. Veya düşük yaşam koşullarına alışmış insanların gözünün genelde çok yükseklerde olmadığını söyleyebiliriz. Fakat sizce de bir ev almadan önce tek düşünülmesi gerekenler bunlar mıdır? Tabii ki hayır.
Ben karşıma iki farklı seçenek alıp bunlar üzerinden örnekler vererek, hayalimizdeki evi seçerken dikkat edilmesi gerekilen noktalara değinmek istiyorum. İlk seçeneğim: Şehir merkezine yakın bir
apartman katı. Diğer seçeneğim ise şehir merkezine oldukça uzak fakat güzel ve bahçeli bir ev. Öncelikle şehir merkezine yakın olan apartman katından başlayalım. Bence bir evin şehre yakın olması çok önemlidir. Günlük işlerimizi halletmek istediğimiz zaman herhangi bir alışveriş merkezine gitmemiz sadece birkaç dakikamızı alır. Hem toplu taşıma araçları şehir içinde daha yaygın olduğu için ulaşımı sağlamak çok daha kolay olacaktır. Ayrıca acil bir durumda ambulans, itfaiye, polis ve daha birçok acil servis evinize hızla ulaşabilecektir. Yahut şehir
merkezinde yaşamanın da kötü tarafları vardır. Şehrin trafiğinin gürültüsü bazen çekilmez hale gelebilmektedir. Hırsızlık olayları da böyle yerlerde daha yaygındır. Aynı zamanda apartman katında yaşıyorsanız, komşularınızın en küçük şeyde sizi şikâyet etmesine de alışmanız gerekir.
Şimdi gelelim ikinci seçeneğimiz olan şehir merkezine uzak fakat bahçeli eve. Bence şehir merkezine uzak evlerde yaşayan insanların en büyük avantajı, gürültüden uzakta bir yaşam sürmeleridir. Şehrin gürültüsü, kirliliği, kalabalık oluşu… Hiçbiri onların problemi değildir. Şehirden uzak evler genelde doğayla daha fazla iç içedirler. Pencerelerini açtıklarında içeri egzoz kokusu yerine birbirinden güzel çiçek kokuları dolar mesela. Hem bahçeli evin avantajları da çoktur. Bahçenizde hayvan besleyebilirsiniz, meyve veya sebze yetiştirebilirsiniz, misafir ağırlayabilirsiniz, hatta isterseniz kendinize ait bir havuz bile yaptırabilirsiniz! Fakat bütün bu güzellikler bir yana, şehre uzak olan evin -maalesef ki- birçok dezavantajı vardır. Öncelikle, etrafta çok fazla alışveriş yapilabilecek yer bulunmayacağından, şehir merkezine kadar ulaşım sağlamanız çok büyük bir zaman kaybı olacaktır. Hem ulaşım için fazladan para ödeyeceğiniz için maddi açıdan da zarara girmiş bulunacaksınız. Acil durumlarda ise acil servislerin evinize ulaşması daha uzun süreceği için herhangi bir faciaya zamanında müdahele edilememesi oldukça muhtemel.
Bu iki seçeneği de göz önünde bulundurduktan sonra, ben şehir merkezine yakın bir apartman katında yaşamayı tercih ediyorum ve umuyorum ki, hayalimizdeki evi seçerken sadece zevklerimizi değil, birçok etkeni göz önünde bulundurmamız gerektiğini anlamışsınızdır.