Tüm insanları ve hatta canlıları sevdiğim bir dünya hayal ediyorum. Sabah gözlerimi açtığımda, güneşin, ışınlarını sanki beni kucaklamak istercesine üzerime adeta uzattığını yaydığı o tatlı sıcaklıkla hissediyorum. Perdeler hafifçe aralık kalmış, rüzgarın usulca içeri süzülüşünü ve yüzüme çarpıp bana “Günaydın” dediğini hissediyorum. Kuş cıvıltıları , araba sesleri ve sokaktan gelen insan konuşmaları yeni bir günün başladığını haber veriyor. İlk iş olarak pencereyi gidiyorum; dışarının taze havası yüzüme çarpıyor. Güneş ışıkları yaprakların arasından süzülürken, doğanın dinginliği içime işliyor. İçimde bir huzur ve güven duygusu var. Bugün de yeni güzelliklerle karşılaşacağımdan eminim.
Yaşamın küçük detaylarında mutluluğu bulmayı öğrendim. Sokakta yürürken tanımadığım birine selam verdiğimde, o da içten bir gülümsemeyle karşılık veriyor. İnsanların bakışlarında bir samimiyet var, sanki herkes birbirinin mutluluğunu önemsiyor ve değer veriyor. Market kuyruğunda biri diğerine sırasını bırakıyor. Yanlışlıkla birine çarptığımda, “Sorun değil, iyi misiniz?” diye soruluyor. Basit gibi görünen bu anlar, aslında insanların hayatlarında diğerlerine ne kadar değer katabileceğini gösteriyor. Geçen gün otobüste, bir genç yolcu yaşlı bir kadına yer verdiğinde, o kadının yüzündeki minnet ifadesi beni çok etkilemişti. Bu tür küçük anlar, anlamını hiç yitirmeyip hayatın ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor.
Doğa da bambaşka bir güzellikte. Parkta yürüyüşe çıktığımda başka çocukların kahkahaları, bir köpeğin enerjik havlaması ve rüzgarın hafif uğultusu… Hepsi birlikte, sanki bir senfoni oluşturuyor. Çimenlere uzanıp gökyüzünü izlerken, kendimi bu harika resmin bir parçası gibi hissediyorum.
Günler sürprizlerle dolu. Geçenlerde sokakta bir kedi yanıma geldi, miyavlayarak başını dizlerime sürttü. O an, hayvanların bile sevgiyi hissettiğine ikna oldum. Her ne kadar sözleriyle ifade edemeseler de davranışlarıyla sevgilerini açıkça anlatıyorlar bence. Başka bir gün, komşumuz fazla pişirdiği yemekleri paylaşmak için kapımızı çaldı. “İhtiyacınız olur diye düşündüm” dediğinde içim sıcacık oldu. Bu dünyada insanlar paylaşmanın verdiği mutluluğu keşfetmiş ve başkalarına aşılamaktan da çekinmiyorlar.
İnsanların kalplerinde kötülüğe dair hiçbir iz yoktur. Kin, nefret ve kıskançlık gibi duygular bu dünyada anlamını yitirmiştir hatta bu kelimeler ve anlamları sözlüklerde bile yer almaz. Yerlerini anlayış, merhamet ve şefkat almıştır. İnsanlar birbirinin iyiliğini görmekten, birbirine iyilik etmekten mutluluk duyar. Yardım etmek sadece bir görev değil, herkesin içinde oluşan doğal bir ihtiyaçtır. Çocuklar bu değerlerle büyür, yetişkinler bu değerlerle yaşar.
Gece olunca, yıldızları izlemek bana huzur veriyor. Sanki bu hayali dünyadaki sevginin gücü onları da etkilemiş gibiler, normalde olduklarından daha parlaklar. Gökyüzünün o sonsuz karanlığında parlayan ışıklar, her şeyin geçici olduğunu ama anların değerli olduğunu hatırlatıyor. İnsanların birbirine sevgiyle yaklaştığı bir dünyada, her gün yeni bir başlangıç. Belki her şey kusursuz değil ama insanlar sevgiyle yaklaştığında dünya daha güzel bir yer oluyor.