Yeni icatlar yapabilen bir mühendis olmak mı yoksa insan hayatına dokunan bir doktor olabilmek mi? Ne kadar güzel bir soru. İkisi de çok muhteşem.
Günümüzde, teknolojiyi hayatımıza sokup bu kadar gelişmesini sağlayan ve daha da yeni buluşlarla geliştiren mühendisler olmasa hayat sıkıcı ve zor olurdu. Bu mühendislik gelişimleri sayesinde ileri teknolojiyi her alanda görüp kullanıyoruz. Bir düşünürsek bilgisayarlardan internete, cep telefonlarından cerrahiye, savunma teknolojisinden arabalara kadar daha birçok alanda teknolojik icat ve gelişmelerden insanın faydalandığını biliyoruz. Bunların kullanımının hayatı kolaylaştırdığını, koruduğunu ve yakınlaştırdığını da biliyoruz. Eğer bunlar olmasa yaptığımız coğu işi ve faaliyeti yapamayacağımız, göremeyeceğimiz ortadadır. Bu nedenle hayata gelen her nesil insandan elbette icat yapacak, geliştirecek mühendisler olacaktır; olmalıdır.
Hayata dokunan doktorlar… Benim olmak istediğim bu. Benim en büyük hayalim insan beynini tanımak. İnsan beyni öyle bir sistem ki halen pek çok açıdan gizemini koruyor. İşte bu nedenle tıp alanında geliştirilen teknolojiler yardımı ile doktor olduğumda insan beyninin gizemini aydınlatmayı istiyorum. İşte bu sayede belki de insanın diğer hastalıklarının şimdiye kadar bulunmamış nedenlerini keşfedebilirim. Belki de çok sevdiğim ama kaybettiğim bir kişiye verdiğim sözü de yerine getirip, tedaviler de bulup, geliştirebilirim.
İnsanın hayatına böyle dokunan doktorlar olmadıkça belki icat yapacak mühendislerinde sağlıklarına kavuşması söz konusu olamayabilir. Tabii ki tıp alanındaki doktorlardan ve diğer çalışanlardan gelecek taleplerle, mühendislerin tıptaki teknolojiyi, kullanılan cihazları daha ileriye taşımaları gerekmektedir.
Görülüyor ki ileride benim olacağım gibi doktorlara da icat yapan mühendislere de beraber ihtiyaç var. Şu an ve her zaman olduğu gibi.