Yine güneşli günlerden biriydi. Okula giderken bu sefer daha işlek bir caddeden geçmeye karar vermiştim. Üstelik bu caddeden ilk geçişimdi. Bu yüzden markette gezen küçük bir çocuk gibi etrafıma masum masum bakarak yürüyordum. O sırada karşı kaldırımda oturmuş kartonlarla oynayan bir çocuk gördüm. Durumunun kötü olduğu görünüşünden belliydi. Çocuk sanki bir gemi içerisindeymiş gibi hareketler yapıyordu. Seri adımlarla ilerlemeye başlamıştım çünkü saat hızlıca akıp gidiyordu. O gün okuldan dönerken çocukla sohbet etmeye karar verdim ve yanına yaklaştım. Bana ileride bir denizci olmak istediğini söyledi böyle uzun bir süre sohbet ettikten sonra çocuğun annesi geldi. Daha sonra annesi de onun denizcilikle çok ilgili olduğunu, aynı Kristof Kolomb gibi olmak istediğini söyleyince şaşırmıştım. Bu çocuğun hayalleri çok büyüktü. Bu olaydan sonra eve gittim ve yaşadıklarımı anneme anlattım. O da çok şaşırmıştı. Ve aynı zaman da onun la tanışmak istemişti. Ertesi gün gittik e annem de o çocukla konuştu ardından konuşmasının bitiminde asla hayallerinden vazgeçmemesini söyledi. Yıllar sonra televizyon izlerken o çocuğun yüzünü gördüm. O elektrikli bir gemi icat ederek adını tarihe yazdırmıştı. Çok gurur duydum ve onun hayat hikayesini okudum. Ve anladım ki her insan ne hayal ederse başarabilir. Fakat bu mesajı çıkarana kadar hayatımdan 30 sene eksilmişti bile…
(Kasım bloğu)