Hayal Oyunu

Merhaba, ben Defne, 11 yaşındayım. Kardeşlerim Dora ve Duru ile oynamayı çok seviyorum. Onlarla oyun oynarken bazen yaramazlıklar yaptıkları doğru ama onları çok seviyorum. Şimdi size kardeşlerim ve kuzenimle yaşadığım bir macerayı anlatacağım.

Bir gün kuzenim Semih misafirliğe gelmişti. Dora her zamanki gibi robotunu alıp Semih’e gösterdi. Duru, Semih ile oyun oynamak istedi ama Dora bir türlü bırakmıyordu. Duru, annemin yanına gitti ve ağlamaya başladı. Annem, Duru’nun ağladığını görünce “Hadi çocuklar, bahçede oynayın biraz.” dedi. Dora ve Duru bahçeye koştular. Semih ve ben biraz kıkırdadık. Birden Dora ve Duru’nun yanına koştuk.

Semih:

Çocuklar, ne oldu, neden çığlık atıyorsunuz?

Ağlayan bir bulut gördük.

Yine bir “Hayal Oyunu”.

“Hayal Oyunu” nedir?

Dora ve Duru’nun hayali arkadaşlarıyla oynadıkları oyun.

Hayali ar…

Her neyse Semih, hiç mi çocukken çizgi film izlemedin?

E hâlâ çocuğum.

O sırada Dora ve Duru ortadan kayboldu. Sonra ağaçların altında ağlayan bir bulut gördük. Bulutun yanına gittik ve konuşmaya başladık:

Ne oldu? Neden ağlıyorsun?

Ben kayboldum.

Nasıl kayboldun?

Ailemle göç ederken bir kuş gördüm ve peşinden uçtum. Sonra kuşu kovalarken yoruldum ve ailemi göremedim, kayboldum.

Semih ile önce Dora ve Duru’yu bulup buluta yardım etmeye karar verdik. Önce bulut ve ailesinin nereye göç ettiğini bulmalıydık. Eğer ben bir bulut olsam, kutuplara göç ederdim. Eğer ben bir bulut olsaydım, göç bile etmezdim. Bir şekilde bulut ve ailesinin Bulut Adası’na göç ettiğini öğrendik. Ama asıl sorun oraya nasıl gideceğimizdi. Duru ve Dora’nın her zamanki hayal güçleriyle bir plan yaptık. Yarın yola çıkacak bir gemiye akşam saatlerinde binip Bulut Adası’na gideceğiz. Tek çaremiz buydu.

Akşam olunca limana gidip gemiye bindik. İnsanlar bulutu görmesin diye ona ceket, pantolon, güneş gözlüğü ve şapka verdik. Sonra odamıza geçip yattık. Semih horul horul uyuyordu ama biz, bulutun horlamasından uyuyamıyorduk. Sabah olunca Semih hâlâ uyuyordu. Artık Semih’in uyanma vakti gelmişti. Semih’i uyandırdıktan sonra kahvaltıya gittik. Kahvaltıdan sonra eşyalarımızı toplayıp Bulut Adası’na gittik. Orada bulutun bütün ailesi bulutu bekliyordu. Bulut ailesine uçtu ve onlara sarıldı. Biz tam gemiye dönerken bulutun sesini duyduk. Bulut, bize bir zarf verdi. İçinde “Size çok teşekkür ediyorum, yani ediyoruz. Ailemle bir karar verdik, sizin kasabanızdaki Bulur Evi’ne taşınıyoruz. Tabii siz de isterseniz. Sevgiler, Bulutkan.” yazıyordu. Çok mutlu olmuştuk.

Artık Bulutkan’la oyun oynayıp resim çiziyoruz. Semih üniversiteyi bitirince kasabamıza taşındı. Artık beraberiz. Bulutkan da büyüdü, o da “Bulut Ol Sen De Okur Ol” kurumunda eğitim alıyor.

Beraber ödev yapıp ödevlere dertleniyoruz. Ama çok mutluyuz.

(Visited 5 times, 1 visits today)