Kapıdan çıkmadan evvel oturduğu sandalyeye baktı. Kendisine çok benzeyen bir gölgenin orada uyuduğunu gördü. Bir an hayal mi görüyorum acaba diye düşündü. Zor günler geçiriyordu. Daha bir çok şeye alışamamıştı. Şehrin yabancısıydı. Okumak için geldiği bu büyük şehirde bazen kendini kaybolmuş gibi hissediyordu. O zaman pişmanlıklar içerisinde çocukluğunu düşünüyor, acaba doğru mu yaptım diye endişe duyuyordu. Onun için hayat kolay değildi. Küçük bir kasabadan maddi imkansızlıklarla geldiği bu şehirde para kazanarak okumak kolay değildi. Hayat hem çok pahalı hem de çok acımasızdı. Bunu yaşadıkça öğreniyordu. Bazen hayalle gerçeği birbirine karıştırıyor, işin içinden çıkamıyordu. Okumak ve çalışmak gerçeğiyle hayalleri arasında bocalıyordu. Dışarı çıkmadan önce son bir kez masasına bakmış, bir kez daha hayalle gerçeği karıştırmıştı.
HAYAL Mİ GERÇEK Mİ?
(Visited 16 times, 1 visits today)