Albert Einstein’ın bir sözü, “Hayal gücü, bilgiden daha önemlidir.” der. Thomas Edison ise “Hayal gücü, bilgiyle birleştiğinde başarıyı getirir.” der. Ben bu iki ünlü bilim adamının sözlerinin birbirleriyle çeliştiklerini düşünmüyorum. Bence aynı anda ikisi de doğru olabilir.
Hayal gücünün bilgiden daha önemli olduğuna inanıyorum. İsterseniz insanların sinir sisteminden evrenin nasıl yaratıldığına kadar dünya üzerindeki bütün bilgilere sahip olun, bu bilgileri harmanlayacak bir hayal gücünüz yoksa çok da bir işinize yaramaz. Şu an bizim “bilgi” olarak adlandırdığımız şeyler zamanında meraklı insanlar tarafından araştırılıp keşfedilmiş şeylerdir. Siz zaten çoktan keşfedilmiş, öğrenilmiş, kanıtlanmış şeyleri bilerek dünyaya yeni bir şey getiremezsiniz.
Manyetik levitasyon trenlerini düşünelim. Manyetik levitasyon trenleri (diğer bir adıyla maglev treni) dünyanın en hızlı treni olarak geçer. Trenin çalışma mekanizması iki farklı mıknatısın birinin treni raylardan yukarı doğru itmesi ve sürtünme kuvvetini engellemesiyle, diğerinin ise sürtünme kuvvetinin olmayışından faydalanıp treni ileri itmesiyle çalışır. Mıknatısların zıt kutuplarının birbirini çekerken eş kutuplarının birbirini itiyor olduğu bilgisine hepimiz hakimiz. Buzdolabımızdaki magnetlerden dikiş kutularımızda iğneleri bir arada tutan mıktatıslara kadar bunu hayatımızın çoğu alanında gözlemleyebiliriz. Ama bu manyetik gücün uçan bir hızlı tren için kullanılabileceği hangimizin aklına gelirdi ki? Biraz hayal gücü olmadan bu bilgiler, yeni şeyler keşfetmeye öncülük etmez.
Diğer bir yandan sadece hayal gücünün de kendi başına yetersiz olduğuna ve bilgiyle birleştiğinde optimal sonucu elde edeceğimize inanıyorum. Biraz önce uçan bir trenden bahsediyorduk, bu sefer de uçan arabaları düşünelim. Uçan arabalar senelerdir bilim kurgu filmlerinde, kitaplarda, çizgi filmlerde konu alınan şeyler. Uzun zamandır uçan arabalardan bahsediyor, icat edilip piyasaya sürülecekleri zamanı bekliyoruz. Ama birileri bunu yapacak bilgi, tecrübe, teknoloji ve yeterli kaynaklara sahip olmadıktan sonra uçan araba fikrinin gerçekçilikten uzak, saçma bir hayalden ne farkı kalır?
Hem hayal gücünün hem de bilgi birikiminin öneminden bahsettiğime göre neden hayal gücünün daha değerli olduğunu düşündüğümü açıklamak istiyorum. İlk doğduğumuz anda hepimiz aynı sayılırız; ağlayan küçük bebekler. Hiçbirimiz annemizin karnından temel fizik yasalarını bilerek, üstün bir tarih bilgisiyle ya da ezbere matematik formülleriyle doğmuyoruz. Bilginin her yaşta edinilebilen bir şey olduğuna inanıyorum. Hayal gücü merakı, merak da öğrenme isteğini doğurur. Bunun yanında hayal gücü büyürken şekillenen, bazılarımızın biraz daha eğimli olduğunu düşündüğüm bir şey. Bazı çocuklar legolardaki talimatları takip ederken bazıları parçalardan kendi kafalarına göre bir şeyler yaparlar mesela. Herkesin hayal gücüne karşı olan yatkınlığı aynı değildir ama çalışan çabalayan herkes bilgiye ulaşabilir. Hayal gücü öğrenilen bir şey değildir, test çözülerek geliştirilmez, elle tutulmaz, gözle görülmez.
Sonuç olarak en başarılı sonuçlara ulaşmak için hayal gücüne de, bilgiye de ihtiyacımız vardır. İkisini doğru oranda harmanlayıp sahip olduğumuz kaynakları iyi kullanırsak dünya gelecekte çok daha farklı bir yer olabilir. Hayal gücü de bilgi de kendi içinde çok değerlidir ve birinin yokluğunda diğeri yalnız başına çok bir etki yaratmaz.