Ben Melis Demir. Annesi sayesinde çalışma azmi kazanmış ve hayallerini bir bir gerçekleştirmeye çalışan bir kadınım. Bunun yanı sıra Türkiye’nin, hatta bazı Avrupa ülkelerinin de tanıdığı başarılı bir mimarım. Bu nasıl mı oldu dersiniz? İnanın ben de bilmiyorum. Yıllar önce önemsiz olduğunu düşünerek hiç hazırlık yapmadan çıktığım iki program beni buralara getirdi. İlk programıma 2013 yılında çıkmıştım. 2013, hayatımın değişmeye başladığı o sene…
Mikrofonu elime aldım, gülümseyerek konuşmaya başladım. “Herkese merhaba! Ben çoğunuzun bildiği üzere Cambridge üniversitesinde okuyan, son sınıf öğrencisi Melis Demir. Son senemi de bitirdikten sonra hemen mimar olarak bir işe başlamayı planlıyorum. Mesleğimi ilerlettikten sonra da kendi markamı kurmak, atölyemi açmak istiyorum. Ama tabii ki bu saydıklarım kolay şeyler değil. Ama ben bulunduğum noktaya gelebilmek için çok çabaladım ve çabalamaya da devam edeceğim.” Sahnenin ortasına doğru birkaç adım attım. “Çocukluğumdan beri çalışkan bir insandım aslında. Bu biraz da annemin baskısı sayesinde. Çocukken bunaltıcı ve gereksiz gelen o baskının aslında beni hayata hazırlayan bir yardımcı olduğunu şu an anlıyorum. Ne zaman ders çalışmak istemesem annem hep beni teşvik eder, çalışmanın sonuçlarını anlatırdı. Annem sayesinde çalışma azmini kazandım ve onu hiç bırakmadım. Bazen geceleri uyumadığım oldu sınavlara çalışmaktan, bazen yorgunluktan oturduğum yerde uyuyakaldığım. Ama bu azmin sonucunu aldım ve Cambridge
üniversitesini kazandım. Son senemi de başarıyla tamamlayıp hayallerimi gerçekleştirmeye devam edeceğim.” İnsanların alkışlarına gülümseyerek selam verdim ve yarım saat daha orada konuşup sahneden ayrıldım. İşte bu benim ilk konuklar önünde konuştuğum, insanlara kendimi anlattığım ilk programdı. Aradan geçen 4 yıl sonra aynı yere tekrar çağrıldım. Ama bu sefer oraya üniversite öğrencisi Melis Demir olarak değil, hayallerini başarmış genç bir mimar olarak gittim.
Dört sene sonra tekrar aynı yerde olmanın heyecanıyla terleyen avuçlarımı yanımdaki peçeteye sildim. Adım anons edilince heyecanla sahneye çıktım ve mikrofonu alıp beni alkışlayan kalabalığa gülümsedim. Alkışlar kesilince konuşmama başladım. “Şu an ne kadar heyecanlı olduğumu tahmin edemezsiniz…” Seyirci benimle birlikte gülünce mutlulukla onlara baktım. “Belki aranızda dört yıl önce de burada beni dinlemeye gelen vardır. Ama yine de ben kendimi tanıtmak isterim. Melis Demir ben. Dört sene önce buraya Cambridge üniversitesinde son sınıf öğrencisi olarak gelmiş, hayallerimi, mimar olmak istediğimi, kendi markamı yaratmak istediğimi anlatmıştım. Ve evet, şu an burada ‘Dream’ markasının sahibi olarak duruyorum.” Alkışlar çığ gibi büyürken gururla biraz daha ortasına yürüdüm sahnenin.
“O zaman da söylediğim gibi, bana çalışma azmi aşılayan kişi annemdi. Ben de asla pes etmeden çalıştım. Son sınıfı bitirdikten sonra hiç beklemeden bir işe girdim. Yaklaşık üç buçuk sene başka markalar altında çalıştım. Sonra bir gün annemle telefonda konuşurken annem bana artık zamanın geldiğini söyledi. Annem benim hep yol göstericim, ilham kaynağım olmuştur. Çalışmalara başladım ve markamı kurdum. İlk sene çok duyulmadı adım. Ama iş yaptıkça insanlar akın akın gelmeye başladı. Şu an benimle çalışmak isteyen bir sürü insan var. Ve bu benim başarım sayesinde oldu. Lütfen bu söylediklerimi ‘ego’ olarak algılamayın. Ben sadece başarımı anlatmaya çalışıyorum.”
“Çalışmak zordur. Gerçekten çok zordur. Çünkü kabul edelim, hepimiz arkadaşlarımızla dışarı çıkmak varken evde çalışmak istemez. Ama evde çalışanlar her zaman başarıyı yakalamaya daha yakın olanlar olur. Bence başarı hazır yemekler gibi. Hazır yemeğe alıştığınız zaman kolay kolay vazgeçemezsiniz. Ama eğer dozu kaçırırsanız da sağlığınıza zarar verirsiniz. Bir şeyleri başardığınızı gördüğünüz zaman daha da hırslanır, yapmak istersiniz.”
İşte yaptığım bu konuşma sosyal medya sitelerinde en çok paylaşılan şeyler arasına girdi, uzun süre trendlerden düşmedi. Özellikle konuşmamın en son kısmı en çok konuşulan kısım oldu. “Lütfen hayallerinizin peşinden koşun, onlardan vazgeçmeyin. Unutmayın ki kader gayrete aşıktır. Çalıştığınız zaman sonuca ulaşırsınız. Balzac’ın da dediği gibi ‘Bilginin efendisi olmak için çalışmanın kölesi olmak gerekir.’”