Tatilden dönen kuzenimi almak için otobüs durağına gitmem gerekiyordu. Kapımı açtığımda yosunlu ne olduğunu anlayamadığım bir “canlı” bana bakıyordu. İnsan boyunda gibi ama her yeri yosun, derisi görünmüyordu. Korkuyla kapıyı kapatıp garajıma gittim. Arabama bindim ve gaza bastım. Yosunlu “canlı” kardeşiminkine çok benzer bir arabayla beni takip ediyordu. Tabii ki trafik ışığı kırmızıydı. Durunca “Canlı” camıma vurmaya başladı. Yeşil ışıkta gaza yeniden bastım ve onu arkada bırakmaya başlamıştım çünkü arabaya geri binmesi çok uzun sürüyordu. “Labirent Sitesi” adını taktığım yere giriyorduk. Zaten arkamdayken onu kaybetmem için en iyi şanstı. Sağ sol sağ sol gittikçe en son onu kaybettim. Her şey çok hızlı gelişmişti, kendime geldiğimde rahatladığımda havaalanındaydım. Kuzenimin geleceği duraktan çok uzaktı, yetişemezdim. O yüzden yavaş yavaş evime doğru sürmeye başladım. Yosunlu “canlı” bir anda camımın önüne çıktı ve yosunlarını temizledi ve şaşırtıcı bir şekilde yaratık dediğim şey denizden gelen kuzenimmiş. Kardeşimin arabasını ödünç almış ve 1 hafta önceden gelmiş. Sonra onunla bir kafede oturduk ve kahve içtik.
Havaalanında Beklenmedik Bir Yolculuk
(Visited 50 times, 1 visits today)