Hata

Hayat geri dönüşü olmayan bir yoldur. Ne yaparsak yapalım geriye doğru baktığımızda ancak pişmanlıklarımız kalır. Bunları değiştirmek mümkün değildir.  Ve bu hayatta içimizi yiyip bitiren keşkelerden daha kötü bir şey yoktur. Ben bunların en büyüğünü yaşadım. Kendi hatam ve beceriksizliğim yüzünden kendi ailemin ölümüne sebep oldum. Bunun affı yok. Kendimi affetme gibi bir lüksümde yok. Şu anda sokaklardaki insanlar üstünde keten beyaz gömlek olan, boş gözlerle etrafa bakan bir kadın görüyor. İnsanların dönüp bir daha bakmasına sebep olan şey topuklu ayakkabılarımın taşta çıkardığı sesti veya beyaz gömleğimdeki büyük kırmızı leke bilemiyorum. Benim hayatım temelinden sarsıldı ve ne yazık ki geri dönüşü yok. Ailemin ölümüne nasıl mı sebep oldum? Her şey basit bir üniversite öğrencisiyken cebimde bulduğum kâğıt parçasıyla başladı.

 

“Anne!!! Çıkmam lazım benim hadiii!” yine çok geç kaldığım bir gündü. Belki de işletme okumalı ve babamın işlerinin başına geçmeliydim ama içimdeki yemek aşkı küçüklüğümden beri beni gastronomiye yöneltti. Kararımı aileme söylediğimde oldukça şaşırmıştı. Bu dönmelerde pek de popüler bir seçim değildi. Ama ailem her zaman benim yanımdaydı. “Tamam tamam hadi çıkalım.” Annem anahtarını ararken merdivenlerden indi. “Kardeşin çıktı mı?” diye sordu annem ardımızdan kapıyı kapatırken. “Evet anneciğim, servisine yine geç kaldı bugün ama yetişti.” Liseye yeni başlayan sevgili kardeşim hala sabah erken kalkmaya alışamamıştı. Annem beni bıraktığında çantamı koluma taktım ve ona uzaktan bir öpücük yolladım. Ve hemen arkadaşlarımın yanına gittim.  Kahvaltıya çoktan başlamışlardı. “Ah canım hoş geldin kusura bakam seni beklemedik ama dersimiz var biliyorsun.” dedi Merve. Kendisi de benim gibi gastronomi okuyordu.  Derslerimiz az ama sabah çok erken saatte ve çok uzun sürer. Derse girmek için masadan kalktığımızda telefonuma mesaj geldi. Ama mesajdan çok beni etkileyen cebimdeki kâğıt parçasının üstünde yazan şeylerdi. Cebimde ‘Hemen beni ara!’ yazan bir kâğıt parçası buldum. Buruşan kâğıtta son rakamı silinmiş bir de numara yazıyordu. Yerimde durakladım. Kâğıdı anlamak için uzun süre durdum. Ayşe beni far ettiğinde dönüp “Eda iyi misin bir şey mi oldu?” dedi. O an aklıma onlardan birinin bana komik bir şaka yapabileceği aklıma gelmişti ama hayır hiçbiri bir cevap vermemişti. Şu anda ne yapmam gerektiğini bilmiyordum ama kızlardan saklamam gereken bir şey olduğunu düşündüm kâğıdı çantama attım ve kızlara gülümsedim.” Önemli bir şey değil, çöp” dedim. Kızlara ufak bir gülücük attım ve yolumuza devem ettik.

 

Tam üç saatlik dersten çıktıktan sonra aklım hala o küçük kâğıt parçasındaydı öyle ki elimi yakmış hatta parmağımı kesmiştim. Kızların yanından ayrılır ayrılmaz kâğıdı çantamdan çıkardım ve çok şükür ki ilk denemede silinen rakamı buldum. Önce bir telefon buldum ve numarayı tuşladım. Telefon uzun süre çaldı ve ardından bir adam sesi duyuldu telefonun diğer tarafından. Hiçbir şey söylemden sadece bir adres verdi.  Günün geri kalanı boyunca sadece içim içimi yedi gitmeli mi gitmemeli miydim? Gece kafamı yastığa koyduğumda kararımı vermiştim yarın oraya gidecektim. Sabah erkenden uyandım.  Hemen hazırlanıp çıktım bana verilen adrese gittim ve kapıyı açar açmaz mükemmel bir beyaz ışık beni karşıladı. İçeriye adım atar atmaz annem babam ve kardeşim önümdeydi ne kadar seslenirsem sesleneyim kimse beni duymadı. Diz çökmüş haldelerdi. Bir adam belirdi. “Bana bilgileri ver hemen” diye bağırdı. “Ne bilgisi hiçbir şey bilmiyorum!” diye bağırım ona karşılık olarak etrafta sadece ailemi ve beyaz ışığı görebiliyordum. Saatler süren ve her seferinde yeni bir tehdit eklenen konuşmamızda adamın zaman makinesi ile ilgili bilgileri istediğini anladım.  Ama bunlarla ilgili aklımda ufacık bir fikir bile yoktu. En sonunda sabrım taştı etrafa baktım ve bulabildiğim her düğmeye bastım. Adamın “Hayııır!!!!!” diye bağırmasıyla etraf kan gölüne döndü. Bastığım düğmeler hem zaman makinesini çalıştırmaya hem de kendisini imha etmesine sebep olmuştu. Ailem ve o tanımadığım adam ölmüştü. Bense ağır yaralanmıştım yardım çağırmam bile gereksizdi, hepsi ölmüştü benim için ise artık ne fark ederdi.  İşte benim bu benim keşkem ve pişmanlığımdı. Ben 1956 yılında doğdum bu olaylar ise 1979 yılında yaşandı ancak ben şu anda 2037 yılındayım ve birazdan asla sebebini bilmediğim sadece bir hata olduğunu bildiğim bir sebepten dolayı hem kendi ailemi öldürdüm şimdi de kendimi öldürücem

(Visited 25 times, 1 visits today)