O gün Mert’in hem en güzel hem de en kötü günüydü, dedesi kalp krizi geçirmiş hastanede yatıyordu. Fakat o gün hayatının aşkını bulacağını bilmiyordu. Mert dedesini yalnız bırakmamak için hastanedeydi. Hemşireler dedesini kontrol etmek için odaya geldikleri zaman Mert’e dışarı çıkması gerektiğini söylediler. Mert hastane koridoruna çıktığında uzun kumral saçlı, yeşil gözlü çok güzel bir kızın ağladığını gördü. Hemen yanına gidip ona neden ağladığını sordu
-Afedersiniz Hanımefendi neyiniz var neden ağlıyorsunuz?
Kız Mert’i görünce sakinleşmiş, onunla ilgilenmesi hoşuna gitmişti. Gözyaşlarını silip
– Annem akciğer kanseri doktorlar, durumunun ciddi olduğunu söylediler. Siz neden buradasınız?
Mert neden burada olduğunu ve dedesinin durumunu anlattı. Anlaşıldığı üzere Mert bu kıza ilk görüşte aşık olmuştu. Ardından ismini sordu bu güzel kıza
-İsminizi öğrenebilir miyim?
-İsmim Asel sizin isminiz nedir?
-Mert
Tam o sırada annesi Asel’e seslendi. Asel apar topar annesinin yanına koştu. Mert o an sadece bakmakla yetinmişti. Ona nasıl söyleyecekti aşık olduğunu. Asel’in annesinin ve Mert’in dedesinin tedavileri sürecinde Asel de Mert’e karşı bir şeyler hissetmeye başlamıştı. Günler sonra Mert Asel’e karşı olan hislerini hastanenin kafeteryasında otururken söylemişti. ve artık Asel ile birliktelerdi.
Mert’in dedesi taburcu olmuştu Asel’in annesi ise sabah taburcu olacaktı. Her ikisinin de durumu iyiydi. Hastanede konuştukları zaman Asel Mert’e İstanbul’da ki Galata Kulesi’nin yanında ki kafeyi çok sevdiğinden bahsetmişti. Mert’de bunun üzerine Asel’e sürpriz yapmak istemiş ve İstanbul’a iki bilet almıştı. Ertesi gün yola çıkacaklar ve akşam orada olacaklardı. Mert İstanbul’a ilk defa gitmişti. Asel ise daha önce gittiği için Mert kendini Asel’e bırakmıştı.
Birlikte Asel’in sevdiğini söylediği bir çay bahçesinde kahvaltı yapmışlar ve ardından Asel, kahve içmek istediğini söyledi ve kafe yolu için ayağa kalktı. Asel gidip kahveleri alırken Mert İstanbul’un güzel deniz manzarasına dalmıştı bile .Birlikte Galata Kulesi’nin sokaklarını dolaştılar ve birlikte çok keyifli vakit geçirdiler.
Uçağın saatinin yaklaştığını fark edip kalktılar. O günden sonra Asel ve Mert’in arası bozulmuştu Mert nedenini merak ediyor fakat Asel mesajlarına cevap vermiyordu. Mert fark etmeden onu kırmış olabileceğini düşündü. Met Asel’e konuşmak istediğini söyleyip kahvaltı teklif etti. Ertesi sabah buluşma saatinden bir saat önce evden çıktı, Asel için güzel bir çiçek yaptırdı ve Asel’in evinin önünde Asel’i beklemeye başladı. Birkaç dakika sonra Asel’in evden çıktığını gördü ve onu takip etmeye başladı.
Gittiği yer mezarlıktı. Mert’in merakı daha da çok artmıştı. Asel’i bir mezarın başında ağlayarak konuşurken buldu ve usulca konuştuklarına kulak misafiri oldu. Asel o kişiyi, çok sevdiğini, çok özlediğini ve İstanbul ‘da yaşadıkları anılardan bahsediyordu. Mert Asel’in konuştuğu kişiyi Asel’in eski sevgilisi olduğunu düşündü her şeyi yanlış anlamıştı.
Asel Mert’İ görmüştü o an, fakat Mert arkasına bakmadan ve Asel’i dinlemeden gitti. Aradan iki gün geçti ve Asel Mert’e her şeyi yanlış anladığını, mezarlıktaki kişinin dedesi olduğunu ve annesinin ilaçları için ilk uçakla İstanbul’a gideceğini söyledi. Mert Asel’i dinlemediği için çok pişman olmuştu. Hemen havaalanına gidip Asel’in bineceği uçak pilotuna bir anons yapması gerektiğini söyledi.
-Uçağa bindiğimde yapılan anonsla irkildim. Duyduklarıma inanamadım, duyduğum ses Mert’in sesiyidi
-Seni seviyorum Asel benimle evlenir misin?
Asel çok şaşırmış ve çok mutlu olmuştu ve en sonunda Mert ile Asel sonsuz bir yolculuğa çıktılar