Harf Devrimi, Madalyonun İki Yüzü

Harf Devrimi diğer adıyla Harf İnkılabı, eğitim ve kültür alanında gerçekleşen Atatürk Devrimi Reformlarından belki de en köklüsüdür. 1928’de gerçekleşen ve Arap Alfabesinden Latin Harflerini kullanan bir alfabeye geçilmesini kapsayan bu İnkılabın Türk milleti üzerinde gerek olumlu gerek olumsuz etkileri olmuştur, bu yazımda madalyonun iki yüzünü de ele alacağız.

Arap Alfabesinin halk tarafından tam anlaşılmadığı ve bu durumun eğitimi sekteye uğrattığı söylenmiştir hatta zamanın yazarlarından Cemal Nuri, “Bu harfleri ve bunlarla yazılmış ibarâtı* avâm** sühûletle*** öğrenemiyor” demiştir. Harf Devriminden 1 yıl önce, 1927’de okur yazar oranı %10,5 iken harf devrimden sonra yapılan 1935 okur-yazar sayımda bu oran %20,4 olarak kayıtlara geçmiştir – bu oranlara o zamanlarda gerçekleşen okuma-yazma seferberliğinin de etkisi olmuştur- 

Arap Alfabesinde Türkçedeki bazı seslere karşılık yoktur: Türkçe pek çok sesli harf kullanan bir dildir (a, e, ı, i, o, ö…) ancak Arap Alfabesinde sadece üç sesli harf bulunur (elif, vav, ye) ve bunlar genellikle tam belirtilmez bu durum Türkçedeki kelimelerin okunmasını zorlaştırır. Latin Harflerini kullanan Alfabemizle gelen (ç, ş, ğ, ı, i, ö) harfler bu duruma bir çözüm olmuştur.

10. yüzyılda literatürün çoğu Arap alfabesiyle yazılmıştı. Çoğu bilimsel teorem ve edebi eser, Araplardan ya da Arap alfabesini kullanan kişilerden geliyordu. Arapça, evrensel bir dil haline gelmiş ve oldukça gelişmişti. Türkler de Arapların bu etkisi altında kalarak Arap alfabesini kullandı. Bu durum, halk için mükemmel bir fırsattı çünkü o dönemde bilginin taşıyıcısı olan Arapçayı kolay bir şekilde öğrenebileceklerdi. 900 yıl önceki gibi  19. yüzyılda da Harf Devrimi ile bu yapıldı o zamanlar bilginin şoförü Avrupalılardı ve çoğu Latin Harflerini kullanıyordu.

İki Türk, belediye binası önünde asılı olan afişteki yeni harfleri inceliyor, 1928
İki Türk, belediye binası önünde asılı olan afişteki yeni harfleri inceliyor, 1928
21 Eylül 1928 tarihli Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde eski ve yeni harfler bir arada.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

——————–

Bu devrimin olumsuz yönleri de vardır tabii ki: Bu İnkılabın çok acele bir şekilde yapıldığı söylenmiştir, bu husus sadece Harf İnkılabı için geçerli değildir, bazı tarihçiler bu tip köklü devrimlerin yavaş yavaş yapılması gerektiğini savunmuşlardır bazıları ise zararın neresinden dönersek kardır, çağa ayak uydurmak için hızlı yapılmalıdır inkılaplar, düşüncesini savunmuşlardır.

Bu devrimin bıraktığı başka bir etki ise: ülkedeki devlet dairelerinde verimlilik düşmesi ve Arap Alfabesinde okuma yazma bilen (çoğunlukla devlet memurları) bireylerin geçiçi olarak etkisiz kalmasıdır. Bunun yanı sıra, yeni kuşaklar başlarda Osmanlıca yazılmış eserlere erişimde zorluk yaşamış, erişseler bile bu eserleri okumakta zorluk çekmişlerdir. Ancak Ahmet Cevat Emre, Fuad Köprülü ve Orhan Şaik Gökyay gibi isimlerin çabaları sayesinde Osmanlıca eserler Latin alfabesine çevrilmiş ve bu eserlerin yeni nesiller tarafından daha kolay anlaşılması sağlanmıştır.

Sonuç olarak, Harf İnkılabı, halka yeni bir dünya açarak Türkiye’nin Birinci Dünya Savaşı sonrası dünyaya yeniden entegrasyon sürecini hızlandırmıştır. Bu devrim, kısa vadede zorlukları beraberinde getirse de, uzun vadede Türk milletinin eğitim ve kültür alanında ilerlemesine büyük katkılar sağlamıştır. Yeni alfabe, bilgiye erişimi kolaylaştırmış, okuryazarlık oranını artırmıştır. Bundan dolayı, Harf Devrimi sadece bir alfabe değişiminden ibaret değildir, tıpkı 10. yüzyılda olduğu gibi Türk milletinin ufkunu genişleten bir değişikliktir.

*ifade(ler), **halk, ***kolaylık

 

 

(Visited 16 times, 1 visits today)