Seri katil, anormal kişisel bozukluklar sonucu, 30 günden daha uzun bir zaman diliminde ve arada bekleme dönemleri de olacak şekilde 3 veya daha fazla insanı öldüren kişidir. Genellikle, öldürme sebebi seksüel içerikli bir nedene dayanmaktadır.
Geneli için konan psikiyatrik tanı psikopatidir. Bunun paralelinde tanrı kompleksi, zoofili, pedofili, nekrofili, kanibalism,ensest, sadism ve mazoşizm görülebilir. Bu kişiler genelde göze batmayan hatta sonrasında tanıdıkları tarafından oldukça normal göründükleri söylenen kişilerdir. Çoğunluğu yüksek IQ’ya sahiptirler, Macdonald üçlemesi adı verilen hayvanlara eziyet, ateş yakma takıntısı ve sürekli yatağı ıslatma durumu beş yaşını geçmiş çocukluk davranışları olarak gözlemlenmektedir. Seri katiller ölümü normal ve güzel bir şey sayarlar , tanrı ve dini saplantı haline getirdikleri söylenebilir. Her kelimelerinde insanlığa nefret görülür insanlık onlar için çürümüş bir idealdir.
Tarih boyunca var olmuş ve hem –garip gelebilir fakat- fan kitleleri toplamış hem de insanları dehşete düşürmüş ve hatta filmlere ilham kaynağı olmuşlardır. İşte o seri katillerden birkaçı:
KARINDEŞEN JACK
Kurban profili: Londra’nın Doğu yakasında yaşayıp orada çalışan ve karınları parçalanmadan önce boğazları kesilerek öldürülen kadın fahişeler.
Kendisi 1888 yılında yaşamış bir seri katil (veya katiller). Karındeşen Jack ismi kimliği tespit edilemediği ve fahişelerin karınlarını deştiği için konulmuştur. 19.yy’ın en büyük seri katili ve hatta şu ana kadarki en ünlü seri katil demek yanlış olmaz. Cinayetleri işleyiş şeklinden cerrahi ve anatomik bilgiye sahip olduğu düşünülmektedir. Cinayetlerle ilgili dedikodular 1888 yılının Eylül ve Ekim ayında güçlenmiş, Scotland Yard ve çeşitli medya organları katil olduğunu iddia eden kişi veya kişilerce gönderilen mektuplar almıştır. Cinayetler hiçbir zaman çözülememiştir günümüzde Karındeşen Jack’in kim olduğuyla ilgili binlerce teori vardır. From Hell gibi filmlere konu olmuştur.
KANLI KONTES
Kurban profili: Genç bakire kızlar
Asıl adı Elizabeth Bathory olan Macaristan asilzadesi Kanlı Kontes olarak da bilinir. Bir gün hizmetkarı olan genç bir kızın saçlarını tararken canını acıtması üzerine ona öyle bir tokat atmıştır ki, genç kızın yüzünden düşen bir damla kan Kontes’in ellerine dökülmüştür. Kontes bu kanla, kızın gençliğini ve güzelliğini aldığını düşünmüş ve uşağına emir vererek kızın bütün kanını bir küvete doldurtup “kan banyosu” yapmıştır. Bunları sadece güzelliğini kaybedeceğini düşüncesiyle yapan kontes daha sonra 612 kurbanını asılı bir kafeste işkence çektirecek ve kanlarıyla duş yapacaktır. Küçükken yaşananların etkili olduğunu söylemiştik, öksüz ve yetim olan kontes amcasıyla yaşamaktadır ve amcasıyla yengesinin işkenceye düşkün olduğuyla ilgili rivayetler vardır. Bu onu çocukken cinayet ve işkenceye merakını arttırmış olabilir.
ZODİAC
1960’ların sonu ve 1970’lerin başında Kuzey Kaliforniya’da faaliyet göstermiş seri katil. Kimliği hâlâ bilinmemektedir. San Francisco Körfez Bölgesi’ndeki yerel gazetelere mektuplar göndermiş, bu mektuplarda genellikle kaç kişiyi öldürdüğünden ve cinayet anından bahsetmiştir. Mektuplarına ‘‘Konuşan Zodiac’’diye başladığından Zodiac diye anılır. Bu mektuplarda 37 kişinin cinayetini itiraf etmiş fakat sadece 7’si bulunabilmiştir. 43 yıldır soruşturması sürmektedir. Tanrısal ve dini takıntılar konusuna da bu seri katilde değinmek istiyorum. ‘’Cennette yeniden doğacağım ve bütün öldürdüklerim benim kölelerim olacak. Size ismimi vermeyeceğim. Çünkü sonraki hayatım için köle toplamamı yavaşlatmaya veya durdurmaya çalışacaksınız’’ demiştir. Bu hastalıklı girişimlerini iyi bir amaçla yaptığını düşündüğüne göstergedir.Katil kendini polislere ihbar etmişti. Polislerden daha zeki olduğunu kanıtlamak istiyordu. Polis departmanına bir takım şifreli mektuplar gönderdi, açıkça dedektiflerle oyun oynuyordu.8 Ağustos’da katilin 408 karakterli mesajı çözüldü. Ancak bu mektupta bir ipucu yoktu. Katilin öldürmekten çok zevk aldığı, kurbanlarının öbür dünyada köleleri olacağı ve katliamlardan vazgeçmeyeceği yazılıydı.Katilin bundan başka yolladığı 18 adet mektuptan hiçbirisi çözülemedi.
TED BUNDY
Bundy, sıklıkla Amerikan seri katillerinin öncül örneği olarak kabul edilir. Gerçekten de seri katil terimi ilk defa onu tanımlamak için ortaya atılmıştır. Bundy’nin sosyopat olduğu düşünülmektedir. İşlediği vahşi cinayetlere rağmen eğitimli, yakışıklı ve kibar olarak tanımlanır yukarıda bahsettiğim gibi insanlara genellikle normal görünür seri katiller. Kurbanlarını genelde sopayla döverek, bazen de boğarak öldürmüştür. Kurbanlarının çoğuna tecavüz ettiğine ve ayrıca, öldürdükten sonra da tecavüz edip, bedenlerini kestiğine inanılmaktadır. Yani nekrofili gösteriyo olabilir. Ann Rule’un Yanımdaki Yabancı kitabında Ted’in kurbanlarının ciddi ilişki yaşadığı Stephanie Brooks’a benzediğini söyler. 10 yıldan fazla inkar ettikten sonra 30’dan fazla cinayet işlediğini itraf etmiştir. İdam cezası verilmiş ve elektrik verilerek öldürülmüştür. 1984 yılında dedektif Robert Keppel, Bundy’ye Green River katili araştırmasında yardımcı olması teklifinde bulundu. Keppel ve diğer dedektif Dave Reichert Bundy ile çeşitli görüşmeler yaptı. Keppel ve Dave bu görüşmelerin işe yaradığını, çözülemeyen cinayetlerin detaylarını Bundy’den öğrendiklerini söylediler.
ALBERT FİSH
Kurban profili: Genellikle küçük ve savunmasız çocuklar
Katil, yamyam, sadist, mazoşist, pedofili, tanrı ve dini saplantı haline getirmiş Hannibal Lecter karakterinin ilham kaynağı:Albert Fish. Gri Adam, Wysteria’nın Kurt Adamı, ve Brooklyn Vampiri gibi takma adlarla anılıyordu. Babasının ölümünden sonra bırakıldığı çocuk bakım evinde hem uyum sağlayamamış hem de cinsel istismara uğramıştır. Albert Fish, cinayetlerinde mutlaka işkenceler uyguluyor, [tecavüz] ediyor, etlerini yiyor, kurbanlarına acı çektirmekten büyük zevk duyarak, bunları din adına yaptığını düşünüyordu. Seri katil, aynı zamanda kendi kendisine de çeşitli işkenceler uyguluyor, kendi idrarını içip, çivili sopayla kendini dövmek, kasıklarına iğne batırmak gibi cinsel ve fiziksel işkencelerle kendi günahlarını cezalandırdığına inanıyordu. İşkence yaptığı ve öldürdüğü çocukları “tanrıya verilen kurbanlar” olarak düşünüyordu. Budd ailesine kızlarını nasıl öldürüp yediği hakkında mektuplar göndermesi nedeniyle yakalandı. Elektrikli sandalyede idam cezasına çarptırıldı. Kararı duyunca “Hiç tatmadığım bu büyük zevki tatmaktan mutlu olacağım” dedi. Hannibal Lecter serisine esin olmuştur.
Vikipedi, onedio ve http://filmistblog.blogspot.com.tr/’den alıntılar vardır.