Yeni yıla girmeye çok az kalmıştı. Arkadaşımla beraber televizyonun karşısında bekliyorduk. Ve televizyondan şu ses geldi “Son 10, 9, 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2, 1” derken televizyon kapandı. Sinirlendik ama ne olacak deyip yattık. Sabah her gün açık olan fırına gittim ama ne bir insan gördüm ne de bir araba. Şaşırarak eve döndüm. Eve girdiğimde arkadaşım hala uyuyordu. Hemen ona anlatmak istedim fakat kalkmadı. “Berk hadi kalk artık !” diyerek bağırdım. Baktım hala uyanmıyor, bende su döktüm başından aşağı. Şöyle dedi “Özür dilerim öğretmenim, ödevimi yapamadım.” Ben gülünce uyandı ve bana boş boş baktı. İlk defa ekmeksiz kahvaltı yapıyorduk. Resmen sofranın neşesi gitmişti. Çıktık dışarıya Berk’le. Hiçbir insan yoktu etrafta. İstanbul’un en kalabalık yeri olan Taksim’e gittik. Tek bir insan bile yoktu. Sanki 31 Aralık gününden 1 Ocak gününe geçerken herkes gitmiş, bir biz kalmıştık. Belediye binalarının içinde illa ki bir güvenlik olur fakat biz hiç kimseyi göremedik. Daha sonra arkadaşımı kaybettim. Ben “Berk!” diye bağırıyordum, o “Kemal!” diye. Arkamız dönük birbirimize çarpınca gül gül, öldük. Daha sonra doktor randevumuz olduğu için bir hastaneye gittik. Yine kapıda bir güvenlik göremedik. Doktorumuzun odasına girdiğimizde bir kağıt buldum. Üstünde “Bir kat daha çıkın, çok yakınsınız.” yazıyordu, şaşırdık. Hemen bir üst kata çıktık, bir odadan sesler geliyordu, içeri girdik. Bir video vardı, videodaki adam bize “Merhaba Berk ve Kemal, biz insanlar yeni yıla girdik fakat siz önceki yılda kaldınız. Sizleri de yeni yıla geçirmek için uğraşıyoruz. Bir bilim sahası var Arnavutköy’de. Orada zaman makinesi üzerine deneyler yapabilirsiniz. İyi şanslar. ” Bu haberi alır almaz bilim sahasına gittik.
3 YIL SONRA
Sonunda işlemleri bitirmiştik. Berk mi ben mi basacak derken ikimizde aynı anda bastık düğmeye ve 1453 yılına Osmanlı İmparatorluğu’nun zamanına gittik. Fatih Sultan Mehmet’in başta olduğu Türk Ordusu Bizanslıları alt ederek o dönemki adıyla Konstantinapol’ü fethetmişti. Ben hemen Berk’in elinden aldım kumandayı ama ben de yanlış zaman ışınladım bizi. 26 Ağustos 1922 günü kahraman Türk ordusu ülkesinin bağımsızlığı için Yunanlılara karşı bir taarruz başlatmıştı. Dört gün sonra bağımsızlığımızın sonsuza dek devam edeceği günden sonra şükürler olsun doğru zamana gelmiştik. İnsanlar bize sarılıyor, şenlikler düzenliyorlardı. Berk’le birbirimize bakıp kalabalığın içine daldık. Gerçekten hayatımızda yaşadığımız en garip ve en heyecanlı anılardan biri olmuştu bu, teşekkürler.