Düşünüyorum eski yıllarımı, dönüp bakıyorum ne kadar hızlı büyümüşüm ve gelişmişim. Sonra bir daha düşünüyorum, evreni düşünüyorum milyonlarca yıldızı, binlerce gezegeni. Aklıma takılıyor, kendi kendime diyorum ne kadar küçüğüz aslında ne kadar cahiliz ve safız. Kim bilir neler var bizim beynimizin alamadığı, hayal bile edemediğimiz. Ama diyorum ki sonra biz de büyük adamlarız kendi içimizde. İnanılmaz bir düzeni yürütüyoruz milyarlarca insan olarak. Çabalıyoruz bu düzende kendimizi geliştirmeye, iyi bir kimliğe sahip olmaya. Peki kendi çabalarımızla ve başarılarımızla geldiğimiz yerleri saklamak, bu konuda tevazu göstermek ne kadar mantıklı?
Hayatımız boyunca büyüyoruz, gelişiyoruz, öğreniyoruz ve bunları yapmaktan asla vazgeçemiyoruz. İyisiyle kötüsüyle bir şeyler hakkında başarı elde ediyoruz. Yetenek sahibi oluyoruz bir nokta da başarılar kazanıyoruz. Bunları yaparken en önemlisi ise cesaretin kimliğimize aşıladığı özgüven. Başarılar ve yeteneklere sahip her insanın özgüveni olmalı ve kendini küçümsememeli. Bir başarıda adı geçiyorsa bundan gurur duymalı ve fazla tevazu göstermemeli. Bu konu hakkında Montaigne’nin ‘’Kendini olduğundan az göstermek tevazu değil budalalıktır.’’ sözüne katılan tarafındayım toplumun. Kimse az bir çaba sarf edip bir şeyler elde etmiyor, hak edilen saygıyı ve imrenmeyi bu yolda hangi engellerle karşı karşıya kaldığınızı saklayarak elde edemezsiniz, tabii istediğiniz bunlarsa. Kendimizi az göstermek bizi toplumda bir noktaya kadar mütevazı gösterir, bir süre sonra eziklenir ,toplumdan dışlanırsınız ve size eksik hissettirirler. Bunlar şu an da yaşadığımız devrin acı gerçekleri. Ama şundan da eminim ki gerçekten başarılı ve onurlu bir insan hak ettiği her şeyi alır bir noktaya kadar. Yapmadığı şeyleri yapmış gibi gösteren insanlar zaten istedikleri hiçbir şeyi elde edemezler.Onların yaptığı gösterişten başka bir şey değildir. Kendini olduğundan fazla göstermek zaten asıl budalaların yapacağı şeydir.
Bu söze karşın olarak Mevlana’nın ’’Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken, sen hiç ol’’ sözüne katılmıyorum. Bu dünyaya, kendi çocuklarımıza, torunlarımıza bırakmak istediğimiz bir miras varsa bu tutumu takınamayız. Bütün bu uğraşları ,emekleri bir hiç olmak uğruna vermiyoruz. İnsanları mutlu ve gururlu hissettiren şey zaten geri bir yanıt almaktır .Yoksa geçmişteki bizi buralara getiren insanları keşif ve icatlarını nasıl bu devirde kullanacaktık? Ya onlar da başardığı her şeyi bizden saklasaydı? Bu şekilde davranmak sadece bizi değil geçmişi, şimdiyi ve geleceği de bütünden kötü etkileyecektir.Herkes kendini olduğu gibi göstermelidir. Ne büyük görmeli, ne de eksik.