Güzel Bir Gün

Etrafın soğuk ve karanlık oluşu diğer günün de aynı şekilde olacağını düşünmeme neden oluyordu. Bir yandan da diğer günün şahane olacağını düşünmeden edemiyordum. Yarın doğum günümdü ve hayatımın en şahane günü olabilir diye düşünüyordum. Etraf zifiri karanlık olduğunda bütün bunları kenara bırakıp uyumam gerektiğine kanaat getirdim. Çünkü doğru olan buydu.

Güne ne yazık ki mutlu başlayamadım. Biraz daha yatakta kalma isteği güneşin bana doğrudan vurmasının sebebiydi sanırım. Bundan nefret ederim. Ufak bir problemin günümü mahvetmesini sağlayamazdım. Mutfaktan gelen annemim dün geceden hazırladığı böreğin kokusu yüzümdeki ifadeyi görülmeye değer kılıyordu. Masaya oturduğumda koca bir bardak portakal suyu ile karşı karşıya olduğumu fark ettim. Anneme döndüğümde ise bana gülümsüyordu. Doğum günümü kutlayacağını düşündüm. Kutlamadı. Başka bir zaman kutlayacağından emindim, kutlamalıydı. Börek, ısırdığımda çıkardığı o muazzam ses sayesinde üzerinde ne denli emek olduğunu bana söylüyor gibiydi. Bir yudum aldım portakal suyundan. Tadını her ne kadar beğenmesem de yüz ifademi değiştirmedim.

Babamla arabayı bindik ve istikametimiz lunaparktı. Elbette yanımda ailem de vardı. Çünkü aile her şeydir. Herkes sana yüzünü çevirir ama ailen asla. Yolun uzun oluşu beni bir nevi üzmüştü. Radyodan Fenomen FM‘i açtım. Bu zamanın şarkıları kullandıkları elektronik yüzünden aşırı gürültülü ve zevksiz. Elbette biz, bu çağın çocukları, bile istemezdik elektronik bir çağda olmayı. Babam biraz çocukluğunda yaşadığı kötü olayları iyileriyle harmanlayarak bize anlattı. Bunu anlayabiliyordum. Derken koskoca bir tabelayla karşılaştım.

Tadilat olduğu aklımın ucundan bile geçmezdi, geçemezdi . Bugün doğum günümdü. Arabaya tekrar bindik ve eve doğru yola çıktık. Ne kadar talihsiz olduğumu, bugünün bayram olduğunu ve bugünlerde her yerin kapalı olduğunu öğrenince anladım. Üzülmedim çünkü hayat böyle talihsizlikler ve başarısızlıklarla doludur. Eve gelmeye ramak kala arkadan annemin sesini duydum. Arkamı döndüm.

Yaklaşık olarak elli kişi doğum günümü kutlamak için bir araya gelmişlerdi ve o malum sözleri söylüyorlardı.’’ İyi ki doğdun DENİZ!’’ Mutluluktan ne yapmam gerektiğini şaşırdım. Herkese teker teker sarılmanın en mantıklı karar olacağını düşündüm. Birkaç kişiden sonra bunalsam da benim için yapılan bu büyük partinin fikir babalarına sarılmak beni onore ediyordu. Bu kadar önemsendiğimi düşünmek aklımın ucundan bile geçmezdi.

Böyle günlerde kimse günün sonun gelmesini istemez. Yapacak bir şey yok hayat devam ediyor. Sütümü içtim uyudum.

(Visited 64 times, 1 visits today)