Çok konuşan insanlar yarattıkları seslerle kavganın ortasına düşerler. Onlar aslında zihinlerini sesleri aracılığıyla bilinç altına gömen kişilerdir. İç seslerini asla duyamayıp sağduyulu bir insan gibi davranamazlar. Çünkü dış sesleri iç seslerinin dudaklarını kapamıştır bile. Zihinlerinin paslanmış kapı kolunu çevirmeye güçleri yetmez çünkü düşünceleri yozlaşmıştır bir kere.
İç sesleri bilinç altındaki kara kutuda yavaş yavaş boğulurken boğulma seslerini işitmek onlar fark etmese bile büyük bir zaferdir. Çünkü içlerinden gelen en ufak bir sese dahi açlardır. Fakat aslında bu büyük bir yenilgiden ibaret bir kaybediştir. Kaybedilen bir zafer birtakım sorunları da yanında getirir. Bunun bir meyvesi olan narsistlik günden güne gelişir çünkü kendilerinin kötü noktalarını yüzlerine vurup onları eleştirecek bir iç sesleri yoktur. İç sesimizden doğan fikirlerimiz de bu yokluktan dolayı açtır. Yeri geldiğinde fikirlerimizin anası yeri geldiğinde ise onlara can suyudur iç sesimiz.
Aciz düşüncelerle bir yere gelmek, samanlıkta iğne aramaktan farksızdır. Onlar, başarı yolunda engelleri yalandan geçebilir fakat gerçek başarıya asla ulaşamayacak olup deviremedikleri engeller sonradan bir bir karşılarına çıkar ve bu sefer de bocalayıp ne yapacaklarını bilemezler. Ancak fikirlerinin efendisi olan kişiler başarı yolunda engelleri tek tek yıkıp güçlü ve emin adımlarla zirveye çıkar. Bunun temelinde kendini tanıma, zihnini sentezleme yatar ve bunların oluşumunda ana rolü oynayan iç sesimizdir.
Dış sesimizle iç sesimizi bastırırken dışarıya kirli gürültü salarız. Peki ya iç sesimiz dış sesimizi bastırıyorsa?
Kendini en iyi tanıyan kişiler iç sesi konuşan insanlardır. Bu kişiler genellikle sosyal kişiler olmayıp dışarıyla pek etkileşim halinde olmazlar. Dış sesin tersine iç sesimiz daha çok konuşuyorsa şayet zihin daha gürültülü olur. Bu kişilerde zihin aklın esiri olduktan sonra mutlak başarı elde edilir. Fakat her şeyin bedeli olduğu gibi bunun da bir bedeli vardır. Sosyal hayatta bazı sıkıntılar çekilebilir. Bu küçükken pek sıkıntı çıkarmayabilir fakat yetişkin bir birey olunca sorun yaratabilir.
Nitekim iç sesimizle dış sesimizi orantılı şekilde kullanabilmemiz de mümkündür. İç sesimizle dış sesimizi dengelemeyi başarırsak şayet işte o zaman terazi düz durmayı başarabilir. Sosyal hayat ve zihnimiz savaş halinde olmayı bırakıp ikisi de birbirlerine beyaz bayrak çekerler. Kendini gerektiği kadar tanırlar ve ve ortalama-yüksek başarı arasında gidip gelirler. Aynı zamanda kişisel bakımdan da pek sıkıntı çekmezler.
Bu yazıda kendinin hangi tür olduğunu belirleyenler mı? İşte onların bu yazıyı okudukları süre boyunca iç sesleri konuşmuş demektir.